Kuzey yıldızı Puan cetvelleri liderlerini hak etmelidir. Geçen yıllardan kalan istatistik yasalarını hiçe sayan Sivaslı karıncaları kutlayalım. Ama elindeki kadronun yetersizliğine karşılık, "Yok mu Mehmet Yıldız'ı alan?" cambazlığına soyunan Bülent Uygun'un davaya inanmadığı ortada. Bu demektir ki, ikinci yarıda ilk yarıdaki başlangıcın devamı olmayacak.
* * * Bence ligin ilk yarısında en önemli takım Fenerbahçe'dir. Şampiyonlar Ligi'nde ön eleme maçları dahil tek yenilgi... Şampiyonlar Ligi'nde şimdiye dek alınan en yüksek puan... Ligde 7 puan geriye düştüğünde, Galatasaray'ı şampiyon ilan edenleri tekzip eden takım duruşu. Ve büyük diye anılan bütün rakiplerini dize getiriş, lideri sahasında yenebilen tek takım. Üstelik hak ettiği penaltıları verilmeyen, ve ekranlarda Aziz Yıldırım'a duyulan hıncın bedeli olarak "yavşak yorumlarla" yıpratılmaya çalışılan bir takım... Bu takım her şeye ve herkese rağmen harika bir ilk yarı geçirdiyse, alkışlanmalıdır.
* * * İlk yarı sonrasında en çok Zico'yu alkışlarım. Derbi maçların sihirli formülüne sahip tek adam olduğu için. Sonra Fenerbahçe'nin kuzey yıldızı Roberto Carlos'u.... Çocukların rüya meleği... Herkes onu kendi çocukluğu gibi sevdi. Bu adam, Fenerbahçe'nin sol kanat şölenlerinde, Ümit Özat'la harcanan yılların bedelini de ortaya serdi. Bir adam deyip geçmeyin... Bir adam tribünleri cennete çevirir... Bir adam bir takımı sırtına alır da, bütün dünyada gezdirir.
* * * Ama "İlk yarının en önemli adamı kimdi?" derseniz, "Fenerbahçeli Semih" derim. Her maçı aynı derecede hayranlık uyandırmadı ama kendini geliştirmek için gösterdiği çaba, attığı goller takdire değerdi. Küçük adımların büyük adamı Semih için, "Kezman'ın boyalarını akıtan yağmurcu" desem, Kezman'a haksızlık etmiş olmam. Üstelik yanlış transferlerin, gün gelince açığa çıkmasına hiçbir gücün engel olamayacağını hatırlatmış olurum.
* * * Ligin ilk yarısı, Galatasaray'ın okuması gereken ders kitabıydı. Her zaman aynı rüyayı göremezsin. Hele oynamadan kazandığını zannederek uyukluyorsan... Galatasaray, "Açıl susam açıl" demekle, kapıları açabileceğini zannetti. Üstelik kıyak penaltılar, harika hakemler resitalinde... Ama ayakların baş, başların ayak olduğu takımların kaderi bellidir.
* * * Beşiktaş, Sinan Engin'in takımdan aldıklarıyla, Ertuğrul Sağlam'ın verdikleri arasında hesap dökümünden, yine de gelecekten alacaklı çıktı. Trabzon'da her zaman B planları, teknik adamları zengin etmek üzerine kuruludur. Ersun Yanal'ın alacakları, vereceklerinin çok üzerinde olacaktır. Kılpayı yenilmekle teselli bulmak, Ersun Yanal'ın aldığı parayı hak ettiriyorsa... Trabzonspor böyle teselli meleğini daha ucuza bulamaz!
* * * Polis ve kameramanlar arasındaki kavgaya gelince...Herkes kendi gücünün gösterisinde oldukça, doğruyu bulamazsınız. Oysa adaletli durmak kadar "heybetli bir duruş" yoktur. Ama o duruş, öncelikle kendinden olanı korumayı reddeder! Hem polis olarak... Hem gazeteci olarak.