Basiretsiz Aslan G.Saray'ın ligdeki tüm rakipleri kazanmıştı. Haftanın son maçı için G.Saray, Ankara'da OFTAŞ'ın konuğuydu. Cimbom'un başta teknik direktör olmak üzere önemli eksikleri vardı. Kalli hasta hasta Ankara'ya gitmek yerine ülkesine gitmeyi tercih etmişti! Lincoln, Linderoth gibi sakatlara son anda Ümit de eklenmişti. Hasan Şaş ise kart cezalısıydı. Geriye kalanlar zaten sahaya çıkıp forma giydi. Kulübede de Bouzid, Özgürcan, Volkan ve Serkan yer aldı. İlk yarı tam bir kördövüşü gibiydi. Top bir OFTAŞ bir de G.Saray kalesindeydi ama ataklar bilinçsiz ve etkisizdi. İlk yarıdan anımsadığım ve G.Saray'ı gole yaklaştıran tek pozisyon Mehmet Topal'ın ceza yayı önünden çektiği sert şut oldu. Maçı öncesinde televizyondan İnter-Milan maçını izleme şansı buldum. Ordaki futbolla Ankara'daki futbolu şöyle bir kefeye koyayım dedim, bunu düşündüğüme pişman oldum.
Liderlik yakışmıyordu İkinci yarı biraz daha hareketliydi. Oyun başında Hakan-Nonda paslaşmasında Giray son anda araya girmeseydi G.Saray istemeye istemeye golü bulabilirdi. Ankara'da taraftara hasret ligin yeni ekibi OFTAŞ'ın dünkü futbolunu izleyince 19 puanı nasıl topladığına şaşırdım. Cidden bir taktik yok, rakibin oyunun bozayım ama ben de oynamamayım zihniyeti hakim. OFTAŞ'ın yerine başka bir takım olsa dün gece G.Saray'a sahayı dar ederdi. Ama iki ekip de zihnen tatile erken çıkınca futbol da çekilmez oldu. Geçmişte Kalli'nin değişiklikleri gibi dün gece de Akcan'ın tercihleri beni şaşırttı. Sakat değilse -ki görüntüde de öyle bir şey yok- duran topların tek adamı Sabri'yi çıkarıyorsun. 'Beraberlik bana yeter. Kalli yokken yenilmemeyim' diye düşünüyorsun. 'Risk alıp Ankara'dan lider döneyim' isteği yok. G.Saray kimlere emanet. Zaten G.Saray'a liderlik yakışmıyordu, bence adalet de yerini buldu.