Maç öncesi veriler bunu söylüyordu. Gollü bir karşılaşma olacağı kesindi. Dikine oynayan Yanal taktiği, Fener'i bozacaktı. Ligin ustaları sahne almıştı, göze hoş gelen anlar yaşanacaktı... Tempolu bir oyun, yakın mücadelenin çokluğu, süzmesi zor pozisyonlar nedeniyle hakemlere büyük iş düşecekti... Ara devreye beş golle girdik. Her golde bireysel hata
mevcuttu. Atan değil attıranlar öne çıkmıştı... Hüseyin baş roldeydi. Trabzon'un yediği üç golün hazırlayıcısıydı. (İyi gününü görmedim) Belli ki kötü günündeydi. 'Fark etmedi' diyemem, değiştirmedi Yanal... Savunmanın göbeği, yol geçen hanı gibiydi. Erdinç ve Çağdaş'ın arasına giren, pozisyon buluyordu. Oraya da dokunmadı Yanal. Yanında oturanlara güvenmiyordu anlaşılan... Hüseyin'i tarif ettim, Ayman'ın ondan farkı 'hiçbir şeye karışmıyor' olmasıydı. Bu kadar eksik içinde üstün oynuyordu Trabzon. Zamanın fazlası tek kale olarak geçti.
Yattara, Carlos'u şaşırttı Yattara, Gökdeniz, Ceyhun müthiş oynadılar. Her biri en az üç rakibi meşgul etti. Yattara'nın dansını izledik hayranlıkla. Dünya yıldızı Carlos bile şaşırdı, seyretti sadece. Onu durduracak hamle yoktu kitabında... Son 45'te skora yattı Fener. 50 bin taraftarı önünde sahasına gömüldü. Trabzon savunmasının yapması kuvvetle muhtemel hatası üzerine kurdu hücumu. Semih hayatının maçını oynadı. Puanın birini kurtaramadı Trabzon. Yoruldu yıldızlar. Savunma kalabalığı içinde eridi gittiler. Bir başka isim de öne çıkmadı, yine kaybetti Trabzon... Ersun hocanın doğru yolda olduğunu bir kere daha gördük. Mevcut malzemenin yetersizliğini belgeledik. Üç usta takviye ile Trabzon'un lige ağırlığını koyacağını anladık. İlk yarı eksi puan aldı hakemler. İkinci bölümde onlara hata yaptıracak bir pozisyon yoktu.
Şirin BERBER