Galatasaray'ın Bordeaux gibi takımların yardımı ile değil de kendi gücüyle tur atlaması gerekirdi, yakışan buydu.
Kazanmayı çok isteyen arzulu bir Galatasaray, Austria Wien karşısında oyuna başladı. Oyunun ilk dakikasından itibaren kontrolü eline aldı sarı-kırmızılı takım. Oyunu rakip alana yıkmasına rağmen gole ulaşamadı. Kulağı Atina'da olan Galatasaray'ın kafası bu nedenle rahat değildi. Sanki seyirci Atina'dan gelecek iyi bir sonuca odaklanmıştı. Takım da
aynı ruh haliyle inançsızca mücadele etti. Bu ekiple ne olur? Zaman zaman da olsa gol yollarında atağa kalkan Galatasaray, bir türlü sonuca gitme başarısını gösteremedi ve ataklardan eli boş döndü. Asıl tartışılması gereken nokta Avrupa fatihi olan Galatasaray'ın bu kadroyla UEFA Kupası'nda başarıya ulaşması ne kadar beklenir ya da başarı nasıl gelir? Sakatların iyileşip, takıma dönmesiyle birlikte özellikle ara transferde alınacak bir kaleci, Galatasaray takımını olumlu yönde ateşler diye düşünüyorum. Aksi taktirde bu oyun stili ve düşük tempo sarı-kırmızılı takıma ileride zor anlar yaşatabilir. Beraberlik bu nedenle uyarı olarak algılanmalı.
Teşekkürler... Galatasaray, yılbaşı moduna herkesten önce girmiş. Turkcell Süper Lig sanki Galatasaray için erken bitti. Bu havadan kurtulmak için takımın bir an önce toparlanıp, üstündeki formanın kırmızı ateşiyle eski günlere dönmesi gerek. Zaten Galatasaray'ın büyüklüğüne de bu yakışır. Acaba Bordeaux, Panionios karşısında Atina'da kazanmasaydı hâlâ takım kurma arayışı içinde olan Galatasaray'ın durumu ne olurdu? Bordeaux'ya teşekkür etmek gerekiyor. Galatasaray'ın gelecek günlerde Bordeaux gibi takımların yardımı ile değil de kendi gerçek gücüyle kazanan bir takım olmasını diliyorum. Galatasaray'a yakışan budur.