Hakeme karşı Semih devrimi Düelloda 10 adım atmadan geri dönmenin adı neyse, dünkü hakemliğin adı da oydu. Ama Semih Şentürk, verilmeyen iki net penaltıyı hakeme bahşiş niyetine bırakırken, hesabı harika gollerle kesti. Dün akşamki Fenerbahçe, hem rakibini yendi... Hem Yunus Yıldırım'ı...
* İlk yarım saatte sahada hatalarını gezdiren bir Fenerbahçe vardı. Sanki yıldızları çeken bir kağnı vardı sahada. "Çarşamba gecesi çok olanlar, pazar günü ne kadar az" diye düşündüm. Uğur Boral ve Gökhan Gönül şaşırtıcı biçimde kötü oynuyordu. Kazım sağ kanatta ne hücumda vardı, ne yardımlaşmada. Ve maçın başında da şok bir gol geldi. Bu durumu kırmızı başlıklı kızı beklerken, karşısına kurt çıkan çocukların macerasına benzettim.
* Fenerbahçe'de orta alan, Semih'i yalnızlığına terk ettiği zamanlarda, takımın pozisyon bulması zorlaşıyor. Yan paslarla rakibe kendini toparlama imkanı verdiği zaman da, pozisyonlar güme gidiyor. Maçın 37. dakikasında Fenerbahçe'nin kendi alanından çıkmak için 8 yan pas yaptığını gördüm. Bu ağırdan almanın, rakibe dinginlik verdiğini de, herhalde futbolcular da görmüş olmalı ki, ilk yarının sonlarında tehlikeli Fenerbahçe gerçeği ortaya çıktı.
* Maçın en güzel hareketi ilk yarının uzatma dakikalarında Mehmet Aurelio'nun yarattığı pozisyondaki vuruşunu, Gökhan'ın usta kurtarışıydı. Ama bir dakika sonra da bir adalet katliamı izledik.. Tuna'nın hava topuna elle müdahalesinde o pozisyonun som altından bir adı vardı, "Penaltı..." Ama paslı bir düdük, sahte bir isim üretti. "Devammm..." Yunus Yıldırım, Gökhan Gönül'ü ceza alanında yere indiren Tuna'ya kırmızı kartı göstermeyip, ikinci penaltıyı da es geçerken, kutsal bir meslek adına utandım.
* Semih Şentürk usta bir saklambaç oyuncusu. Kaybolduğunu sandığınız anda, ortaya çıkıyor. Öylesine sessiz hareket ediyor ki, ancak gol olduğunda vurduğu topların farkına varıyorsunuz, Dün gece, kendi özünden yarattığı bir pozisyonda, 25 metreden harika bir gol attı. İkinci golde, Lugano'yu sarıp sarmalayan Gençlerbirliği defansına, "Beni unuttunuz" mesajını gönderirken, galibiyete mührünü bastı. Bu golde, Alex'in adrese teslim postasını da inkar etmemek gerek.
* İkinci yarıdaki harika hamlelerin adamı Zico'nun, usta bir satranç oyuncusu olduğunu görmezlikten gelmeyelim. Aurelio'nun hamaratlığını, Alex'in sonradan oyuna katılımını inkar etmeyelim. Beklenen futbolu göremesek de, Fenerbahçe'nin mola vermeden yoluna devam etme büyüklüğüne arka çıkalım. Ama, "Dün akşam birbirine arka çıkan adamlar arasında öne çıkan kimdi?" derseniz... "Semih Şentürk" derim... Dünkü Semih'i kimse unutturamaz. Ama dün seyrettiğimiz hakemliği de kimse bize "hata" diye yutturamaz!
Servisi
