Vasiyet bırakmış Canaydın, telefonuma "Karıma vasiyet ettim. Bana bir şey olursa, basına 'Kocamı Hıncal öldürdü' diyecek" şeklinde mesaj bırakmış
Hıncal Uluç'un bir eleştirisinin dahi tansiyonunda ölümcül oynamalar yapabileceğini düşünüyor. Şimdi ben ne diyeyim?
Canaydın'ın Galatasaray'la falan alakası yok. Tek ihtirası stadı yapmak. O stadı yapmanın Aziz Yıldırım'ın iznine tabi olduğunu da biliyor
Canaydın, martta görev süresi sona ermesine ve geçirdiği ağır rahatsızlığa karşın Kulüpler Birliği Başkanlığı'ndan daha fazla uzak kalamadı. Adaylığını koydu ve kazandı.
Ben burada Canaydın'ın doktorlarını suçluyorum.
Canaydın'ın pankreas falan değil, Canaydın'ın çok tehlikeli bir tansiyon sorunu var. Bir gece eve geldiğimde, telefonumun telesekreterinde kendi sesinden şöyle bir mesaj buldum: Pazartesi gecesi 90 Dakika'yı izlemiş; "Bu gece bana bir şey olursa Hıncal, karıma vasiyet ettim, yarın basın toplantısı yapacak ve 'Kocamı Hıncal öldürdü' diyecek." Yani Hıncal Uluç'un bir eleştirisinin dahi onun tansiyonunda 'ölümcül oynamalar yapabileceğini' düşünüyor Özhan Canaydın. Pankreas rahatsızlığı, tansiyonu en çok tetikleyen hastalıklardan bir tanesi. Özhan Canaydın'ın çevresinde doğru doktorlar olsa Özhan Canaydın'a 'Sen çekil, bu işlere karışma. Çünkü senin en ufak bir strese tahammülün yok' demeleri lazım, demiyorlar. Ya da Özhan Canaydın'ın doktor falan dinlediği yok. İhtirasları, hırsları o kadar gözünü kan bürütmüş ki ne aile baskısı var, ne doktor baskısı. Özhan Canaydın'ın şu anda yapması gereken şey tatilde, evinde, sessizce maçları televizyondan izlemek. Şimdi ben ne yapayım Hıncal Uluç olarak! O zaman pankreas sorunu da yokken, 'Eleştirdim' diye adam evime mesaj bıraktı, 'Karım yarın basın toplantısı yapacak, beni öldüren Hıncal Uluç'tur' diye. Şimdi ben yazı yazayım mı, yazmayayım mı? Eleştireyim mi, eleştirmeyim mi? Bir de vicdan var. Düşünebiliyor musunuz, Özhan Canaydın'ın yarattığını...
DÜMEN SUYUNA GİRMİŞ Özhan Canaydın'ın iki eylemi var hafta sonunda. Birini alkışladım. Adnan Polat'ı yola getirdi. Başkan olarak el koydu duruma. O Hakan Şükür rezilliğini ortadan kaldırdı, en azından şu anda kaldırdı. Fenerbahçe maçı arifesinde en azından bunu yaşamıyoruz. Doğru başkanlık yaptı ama Kulüpler Birliği'ndeki tutumu, hali beni Galatasaraylı olduğumdan utandırdı. Fenerbahçe'nin dümen suyuna girmiş, Başbakan'ın dümen suyuna girmiş, siyasetin dümen suyuna girmiş bir Özhan Canaydın var orada... Galatasaray Başkanlığı'nda kalmak istemesinin en büyük sebebini ben biliyorum. 'Stadın temelini ben atacağım, ben bitireceğim, böylece ileride bu stadı Özhan Canaydın yapmış' desinler. Bütün hırsı bu... Galatasaray'la falan alakası yok. O stadın yapılması da Fenerbahçe Başkanı'nın iznine tabi, biliyor. İktidarla, Aziz Yıldırım'ın ilişkilerini biliyor, Galatasaray'ın ilk projesini Aziz Yıldırım'ın nasıl darmadağın ettiğini biliyor. Gücünü orada kanıtladı Aziz Yıldırım. Şimdi Kulüpler Birliği'ni Canaydın yüzünden terk eden ve bir daha gitmeyen Aziz Yıldırım, şimdi Özhan Canaydın'ı Kulüpler Birliği Başkanlığı'na istiyor.
GÜNAHLAR ÖZHAN'A Aziz Yıldırım'ın 1. hedefi federasyonu yıkmak. Federasyonu yıkmak için Kulüpler Birliği'ne ihtiyacı var, Kulüpler Birliği'nin başında kendi dümen suyunda olan birisinin olmasında büyük yarar var. Çünkü her şeyi Galatasaray yapmış olacak, arkadan ipleri elinde tutan kuklacının da Fenerbahçe olduğunu kimse bilmeyecek. Fenerbahçe masum; günahların hepsi Özhan'a... Galatasaray'ı bu hale düşürdü. Galatasaray Başkanı, Fenerbahçe Başkanı'nın kuklası... İki; Galatasaray Başkanı, stadı 'yapayım' diye Ankara'nın her türlü baskısına razı, şu yeni futbol tasarısını eğer okuduysa, biliyorsa kafamı keserim. "Sonuna kadar yanındayız" diyor. Niye çıktığını da herkes biliyor o yasanın. Özhan da biliyor niye çıktığını!.. Yasayı bilmiyor ama niye çıktığını biliyor ve "Arkasındayız" diyor ki stadın temeli, kazasız belasız atılsın. Bir Galatasaray Başkanı bu duruma düşmez, düşemez!..
Meclis'ten geçen yeni futbol yasasıyla ilgili görüşlerinizi biraz daha açabilir misiniz? Yasa Ulusoy'u yıkmak için mi çıkarılıyor? Yasa üzerine konuşmak istemiyorum. Çünkü iki ucu da kirli. Ulusoy'un siyaset tarafından yıkılmasına yüzde yüz karşıyım ama Ulusoy da arka arkaya öyle büyük yanlışlar yapıyor ki federasyon başkanı olarak kalmayı hak etmiyor. Ben ne Ulusoy'u yıkmak isteyenleri desteklerim, ne de 'Ulusoy kalsın' diye savunmacı olarak ortaya çıkarım. Ben bu işe karışmıyorum, ne halleri varsa görsünler.