Kim güçlü, o haklı! Hakem hataları, görmek isteyenler için birçok kişinin maskesini düşürüyor aslında. Tarafsızlık duvarının ardına saklanıp, amigoluklarını satır arasına gizleyenler de dikkatli gözlerden kaçmıyor böylece. Sözüm ona tarafsız olanları okuyup dinleyin, göreceksiniz nasıl taraf tuttuklarını. Misal; Selçuk Dereli, maçı son dakikalarında iki Beşiktaşlı oyuncuya kırmızı kart göstermediği zaman, en tarafsızları şu yorumu yaptılar: Bu kadar kötü bir hakem izlemedim! Öyle bir yaygara koparıldı ki futboldan bihaber olanlar bile Dereli'nin Fener düşmanı olduğuna kanat getirmek zorunda kaldı. Aynı tarafsızlar; İsmet Arzuman, Deivid, Semih ve Lugano'yu oyundan atmayınca, konunun üzerine gitmek yerine, "Beşiktaş yakaladığı fırsatları değerlendirmeliydi" geyiği yaptılar. Arzuman'ın yaptıkları, Dereli'nin hatalarından az değil, fazlaydı, buna rağmen Beşiktaş'ın feryadı duyulmadı.
İnce kıyım doğruyorlar Bir kez daha "üç maymun" filmi gösterime girdi meydanın büyük bölümünde. Sezon başından beri Beşiktaş kıtır kıtır kesiliyor, biraz vicdanı olan bunun farkında ama tarafsızlar değil. Onlar hâlâ Denizli'de koltuklara bırakılan gazeteleri ve Fenerbahçe'nin verilmeyen penaltılarını konuşurlar. Dahası, haftalardır hakem hatalarıyla kazanan Galatasaray'ın son maçta verilmeyen penaltıları üzerine ağıt yakarlar. Hal böyle olunca Beşiktaş kendi göbeğini kendi kesip, bir kısım medyanın görmediğini, resmi dergisi vasıtasıyla herkesin gözüne sokmuş. Rakamlar ortada, bir takımın nasıl ince kıyım doğrandığı gün gibi aşikâr. Buna rağmen F.Bahçe'nin penaltı konusunda geçen sezon kopardığı kıyametin binde biri yaşanmıyor ekranlarda, sütunlarda. Körler ve sağırlar birbirini ağırlıyor deyim yerindeyse. Üstelik bu manzara yeni değil. İstisnalar hariç hep böyleydi. Profesyonel liglerin başından bu yana, hakem hatalarından en çok nemalanan kulüpler arasında sıralama yapılsa, Galatasaray ve Fenerbahçe şampiyonluk kupasını paylaşırlar. Açık ara gerilerinden de Beşiktaş gelir. "Gücü yeten yetene" derim ben bu düzene. Kim güçlü, o haklı...