Denizli'ye mektup Mustafa Denizli, futbolculuğu döneminde bu ülkenin duran top üstadı ve ulusun gelmiş geçmiş en iyi teknik direktörlerinden biridir. Futbolculuk dönemindeki başarısı teknik direktörlüğüne yansımış, özellikle kulüp takımı olarak G.Saray'dakı başarıları, Avrupa'da yarı final oynayan ilk Türk takımını yaratması, ulusal takımda yaptıkları hiç kimse tarafından yadsınamaz. Aynı zamanda benim de hocalığımı yapan Denizli her zaman saygı duyduğum bir teknik adamdır. Modern futbolun tüm unsurlarıyla, moral ve motivasyonun en üst seviyesinde takımını oyuna hazırlaması Denizli'nin diğerlerinden en önemli farkıdır. Bazılarının dediği gibi "ders almam, ders veririm"lerin karşısında mütevazı kişiliği ile her zaman ön planda olmuş ve olacaktır. Ancak bazı ortamlarda nezaket çizgisinden sapmamak adına ombudsmanı olduğu futbol otoriteliğini kullanmaması özellikle yadırgadığım bir durumdur.
Yumruğunu vurmalıydı Geçen gece İnter-F.Bahçe maçını izliyorum. Spiker sorularını soruyor ve el cevap İlker Yasin'den. Yani bu memlekette bir konunun uzmanı olmak yetmiyor, söz önceliğini almak için ya magazinsel anlamda reyting artırıcı isim olmak ya da uzatılan mikrofonun ait olduğu kanalın spor müdürü olmak gerekiyor. Ethem Şener soruyor, İlker Yasin cevap veriyor ve İlker Yasin yorumunu yaptıktan sonra, dönüyor lütfen Mustafa Denizli'ye soruyor. Allah aşkına ilgili olduğu spor dalında herkese ders verebilecek bilgi birikimine sahip biri dururken sırf kanalının spor müdürüne yağ çekme çabası içindeki bir spikerin sorularına cevap verilebilir mi? O ortamda bu maçın analizini yapacak tek ihtisas sahibi kişi Sayın Denizli'nin kendisidir. Böyleyken maçın teknik analizinin spor müdürü tarafından yapılması ve hocamın bu duruma sessiz kalması beni çok üzmüştür. Masaya yumruğunu vurması ve filmin yardımcı erkek oyuncusu olmadığını birilerine hatırlatması gerekirdi. Zaten mankeninden spor sunucusu, müzik şirketi sahibinden spor eleştirmeni, spor müdüründen teknik analist icat etmek başka ülkede rastlanan bir durum olmasa gerek. Sevgili hocam, seni seviyorum ve sana yapılan saygısızlığa tepkisiz kalmana üzüldüğümü itiraf ediyor, ellerinden öpüyorum.