Ankara'nın ayazı..! Ersun Yanal ile çıkış yakalayıp kötü gidişe 'dur' demek isteyen Trabzonspor'da evdeki hesap çarşıya uymadı.Teknik direktör Ersun Yanal'ın şansızlığı mı, yoksa bordo mavili takımın kısmetsizliği mi dersiniz bilmem. Yanal göreve geldiği günden bu yana üç deplasman maçını da görev yaptığı eski takımlarına karşı oynadı. Önce Manisa ardından Denizli. Dün akşam da Gençlerbirliği ile oynadı. Hepsi ayrı bir motive olmuş. Taraftarı ayrı, sahadaki futbolcusu bir başka motive olmuş. 19 Mayıs Stadı'nda santra vuruşu ile birlikte "Yönetim istifa" diyen tezahürata başlayan bir takım sahada nasıl mücadele eder işin o boyutunu size bırakıyorum. Yanal elindeki kadronun en iyisi ile oyuna başlasa da Ankara'nın ayazında bırakın koşmayı, ısınmak için yürümeyi tercih etmeyen futbolcu mantalitesi ile yapacak fazla bir şey yok. Orta alanda tek bir adam eksiltemeyen Gökdeniz, Hüseyin, Ayman, Yattara, Serkan Balcı takımlarından çok rakibe çalıştı desem abartmış olmam. Ofansta ise fırtına yemiş gemi gibi sağa sola yalpalayarak koşan Umut Bulut, demir atmak için liman aradı durdu. İlk yarıda ev sahibi takım adına fark olmadıysa bunda kaleci Ahmet Şahin'in başarısı kadar Gençlerbirliği forvet oyuncularının beceriksizliği var. İlk yarıda akıllarda kalan pozisyon yok. İkinci yarı da ilk yarıdan farklı değildi. Golleri kaçıran ve pozisyon bulan taraf yine ev sahibi takımdı. Trabzonspor kaybettikçe eriyor. Eridikçe ise panik ortamına giriyor. Sahada sırtında bordo-mavili forma olan 11 oyuncu olduğuna siz sakın aldanmayın. Kafaları ile ayakları aynı paralelde düşünemeyen bu oyuncu yapısı daha çok saç baş yoldurur. Ligin dibine demir atmışlara puan veren bir takım, hangi hedefe koşacak ki. Yazmaya elim bile varmıyor. Yönetimin kurtuluş olarak gördüğü Ersun Yanal 6 maçta bir galibiyet aldı. Sizin anlayacağınız yönetimin celladı oldu. Ankara'nın ayazında yine bize hasret, yine bize hüzün kaldı..