Hakan Şükür'ü Uyarınca Kötü Olmuştum Benim Hakan'a sevgim başkadır. O, Avrupa'da istatistiksel açıdan ne kadar önemli değer varsa içine girmiş nadir oyuncularımızdandır. O, tıbbı konferanslar için dünyanın neresine gidersem gideyim, yabancı doktor arkadaşlarımın tümünün tanıdığı tek Türk oyuncudur. O, Milli Takım'da yerini doldurmak adına hiçbir şey yapılamayan tek oyuncudur. O, düzgün aile yaşantısı ile Türk futbolcusuna "Düzenli Yaşam" konusunda en iyi örnektir. AMAAA! İşte o amaların başladığı yer benim için önemli idi. Hangi maçtı hatırlayamıyorum tam olarak şimdi. Manzara şuydu; oyunda bir golcü olması gerekiyordu ve o golcü genç Özgürcan'dı. Hakan ise yedek kulübesinde idi. O manzarayı görür görmez yazmıştım "Hakan artık bırakmalı, çünkü asla onun yeri 18 yaşındaki çocukların arkasındaki kulübe olamaz" diye. O güne kadar, bana saygısını bir nebze bile azaltmayan, her karşılaştığımızda büyük bir zevkle sohbet ettiğimiz, hatta sırf benim hatırıma TV 8'de, benimle beraber bir sabah programına katılan ve katılmasına da herkesin "Nasıl oldu da getirebildin doktor bey?'' diye hayret ettiği Hakan, o yazıdan sonra bana küstü. Ben ise asla ona gücenmedim, hiçbir zaman da aleyhine yazmadım. Çünkü iyi niyetle doğruları söylediğimi, haklı olduğumu ve zamanın haklılığımı göstereceğini biliyordum. Nitekim şu anda G.Saray'da Hakan'a yapılanları görüyorsunuz. Panionios maçında forvette Serkan varken o yine yedek kulubesinde idi. Maça girip, 2. yarıda oyunu değiştirmesi yine onun kalitesini gösteriyordu ama böyle davranılacağını, spekülasyon konusu yapılacağını, bazen hak etmediği yerde yedek kalacağını ve kalbini kıracaklarını çok önceden gördüğümden, onu seven bir ağabeyi olarak bugünlerde olabilecekleri anladığım için "Bırak artık Hakan" diye uyarmıştım. Sanırım; artık hiçbir menfaati olmadan onu uyaran bu eski dost ağabeyi anlamıştır. Hâlâ anlamamışsa mı? Canı sağolsun, benim gözümde hep "Futbolda bana ve ülkeme çok güzel günler yaşatmış, iyi bir sporcu ve kardeş" olarak kalmaya devam edecek.