Alex'i seyretmemi sağlayanlara teşekkürler... Aslında kim derdi ki; küçüklüğünde babasının okuyup, bilim adamı olmasını istediği, asla futbolcu olmasına sıcak bakmadığı Alex, eski futbolcu olan annesinin genleri ile coşacak ve daha 15 yaşında milli takım formasını giyecek? Yıldırım başkan çok istemişti onu. Hakan Bilal Kutlualp, uçuş millerinin yarısını nerede ise onu alabilmek için Brezilya'ya gide gele kazanmıştı. Bir çok kişinin "Sol ayağını alır gelirsiniz belki" diye hafiften kafa bulduğu bir ortamda, alıp geldiler sambacıyı... Uluslararası Futbol İstatistikleri Federasyonu, 1999'da onu dünyanın en iyi 3 futbolcusundan biri seçerken sadece muhteşem futboluna değil, adamlığına da bakmıştı elbette. Futbolun, kendisi için can sıkıcı olduğu anlarda oynamayı sevmiyor. Yani; ona bir markajcı verirseniz bir süre sonra sıkılıyor, maçtan kopuyor. Bunu sezen bazı teknik adamlar, markajı sürekli abartarak uyguluyarlar ona karşı. Denizlili Tomas'tan çektiğini kimseden çekmedi bu yüzden. Ama bence şanslı. Çünkü analizlerini yaptığımız maçlarının yüzde 70'in de markajsız oynadı. Rakiplerin de sanırım onun güzel oyununu herkes seyretsin diye bir saygıları var... Bu ülkenin topla buluşma sayısına oranladığınızda en az top kaybeden orta saha adamlarından. Hiç fanteziye girmeden, garanti pas atıyor. Ankaraspor maçında zevkle izledim onu. Olması gereken yerde olmayı bildiği için fazla koşması da gerekmiyor. Amele topçunun bacaklarına yaptırdığı eziyet yerine, zeki adamın beyniyle oynamasının tipik bir örneği. Ya üstüne yapıştırılmaya çalışılan "Küçük maçların büyük oyuncusu" etiketi. ''Ondan Avrupa maçlarında yararlanılamaz'' damgası. İnter maçında golü olmamasına rağmen gelin "SALLAMA SEKTÖRÜ ÜYELERİNİN" laflarını bırakıp, gerçeklere bakalım. Alex'in, 3 yılda derbi maçlarda attığı gol oranı 0.50 düzeyinde. Orta saha oynayıp, gol de atması istenen bir oyuncu için bundan daha iyi ne olabilir ki? Ayrıca Alex'in Avrupa'da oynadığı 31 maçın 22 tanesinde; yani yüzde 70'inden fazlasında F.Bahçe puan ya da puanlar almış. Sadece 9 tanesini kaybetmiş. Yani; sambacı gerektiğinde büyük maçların da, büyük topçusu olmuş. Rakibe de saygılı bir insan. Yediği onca tekmeye rağmen Ankara maçında Hürriyet'e yaptığı ve asla tasvip etmediğim (Hürriyet'in önceden yaptığı sertliklerin etkisi olsa da) davranış hariç, saygısız tavrını hiç görmedim. Zevk alıyorum futboldan onu seyrederken, gelmesinde emeği olan herkese teşekkürler...