Yıldız tutulması CSKA'nın kendi sahasındaki satranç oyununda "şahı koruyan piyonluğunun", dün gece Fenerbahçe'nin kaybetmesiyle de yakın ilişkisi vardı. Şimdi İnter'in PSV'yle "ticari yakınlığını" da hesaba katarsak, Fenerbahçe'nin CSKA ile oynayacağı finalin anlamı daha net ortaya çıkıyor! Hele PSV maçında oynamayacak olan İbrahimoviç'in bilinçli gördüğü sarı kartı gördükten sonra!
***
İki takım da az taktikli bir hesaplaşmanın içindeydi ilk yarıda. Fenerbahçe'nin mahkum oynar gibi göründüğü dakikalardaki çıkışları, İnter kadar tehlikeliydi ama Semih'in yalnızlığı ve orta alanın emniyeti elden bırakmama düşüncesi, maçı ortada bıraktı. Vederson'un kaleye paralel ortalarında, Fenerbahçe forveti "gölgede kalmasa" çok şeyler olabilirdi.
***
İnter takımı da, aynen Fenerbahçe gibi sol kanadı kullandı. Tehlikeli sol ayak kesmelerinde, Fenerbahçe defansının sağlam duruşu kadar, İnter forvetinin ayaklarındaki dengesizlik bizim lehimizeydi. İlk yarıda en hayati müdahaleyi, Volkan'la karşı karşıya kalan Chivu'yu elden ayaktan düşüren Mehmet Aurelio yaptı. Sahadan alınana kadar gecenin askeri Mehmet Aurelio'ydu zaten. Maç boyu koştu, top çaldı, pozisyona katıldı... Pozisyon üretme duygusunu yitiren Selçuk Şahin alarm verirken, onun sahadan alınması şaşırtıcıydı. Aurelio'nun oyundan alınışı da, bence farkı getiren ilk sebepti.
***
İkinci yarıda dönen topları genelde İnter'e bıraktık ama yediğimiz gole kadar bizim gidişlerimiz de yabana atılır gibi değildi. 55. dakikada Alex'in hazırladığı bir pozisyon var. Bu pozisyon bugün bile gözümün önünden gitmiyor. "Gol olmalı" dediğimiz o pozisyon döndü, bizim kalemizde gol oldu. "Bu kadar çok doğruya, bir yanlışlık, haksızlık bu!" dedim. Ardından İbrahimoviç'e bir gol ısmarladık ki, "Yenilmezliğin hududu buraya kadarmış" diyerek teslim bayrağını çektim.
***
Sonrası bir yılgınlık hali, berbat bir travma. Defans göbeği çatırdadı, iki kanat da çöktü. Pozisyonlara göğüs germenin formülü bozuldu. Fenerbahçe'nin de kimyası bozuldu zaten.
***
Fenerbahçe'nin dün gece karanlıkta kalmasının sebebi yıldız tutulmasıydı. Firari yıldızları uykusundan uyandıracak gerçekler de özellikle ikinci yarıda sahada yoktu. Bu takımın gerçek bir santrfora ihtiyacı olduğunu da kimse inkar etmesin. Aslına bakarsanız Fenerbahçe gerektiği kadar cesur değildi ama korkak da sayılmazdı. O yüzden bu yenilgi kayıp da sayılmasın, ayıp da.
***
Bu yenilgiyle Fenerbahçe'nin pusulası değişmedi. Dün gecenin gönderine çekilen hüzünler, Şükrü Saracoğlu'nun gönderine çekilecek bayrakla ödeşecektir. Kimsenin kuşkusu olmasın. Çünkü büyük takımlar her zaman kendi biletini kendi alın teriyle alır. PSV'ye de Fenerbahçe'nin düşlerinin artığı kalır.