Galibiyet Feldkamp'a Tanrı'nın bir lütfudur Kalli bu sefer oynadığı kumarı kazandı. Zannediyorum ki Alman teknik adam, 15 yıl evvelki Trabzon'da kalmış. O günkü Trabzon'u düşünüp Avni Aker Stadı'na 'Bir puan iyidir hesabıyla' çıkmış. Dün akşam sahaya sürdüğü takım, oyun sistemi onu gösteriyordu. Sormak isterim, bu Galatasaray golü nasıl atacak, kiminle atacak? Tamam Hakan Şükür'de sorun var, Nonda sakat, peki Ümit Karan nerede? Dün akşam topu ceza alanının içine kadar getirip, pozisyona girme isteğinde olan oyuncular vardı ama ceza alanı içinde topu kaleye sokacak, futbolcuları gören varsa beri gelsin.
Zaman zaman çok iyi pas yapıyorsun, orta sahada kalabalıklaşıyorsun ama ileride Serkan Çalık'ı tek başına bıraktığın için bir türlü golü atamıyorsun. Bununla birlikte Trabzon da senin ekmeğine yağ sürüyor. Belli ki Yanal da Kalli'den korkmuş. Hücuma sadece ve sadece Umut'u koymuş. Gökdeniz ve Ceyhun da arkadan ona destek veriyor.
YANAL DA KORKMUŞ İki antrenör için de çok zor bir karşılaşmaydı. Ama Ersun Yanal için daha da önemliydi. Çünkü Yanal geldiğinden bu yana Trabzonspor'da beklenen değişimi gerçekleştirimedi. Yenilgi halinde 'Geldiğinden beri ne yaptın' diye yönetim ile taraftar karşısına dikilecekti. Ama buna rağmen Yanal da tıpkı Kalli gibi önce yenilmemeyi düşünmüştü. Ne yazık ki Yanal geldiğinden beri Trabzon'da değişen bir şey yok, bundan sonra da olacak gibi görünmüyor. Bunu daha önce söylemiştim, dünkü maçta da bir kez daha ortaya çıktı. Oynanan futbola baktığımız zaman Galatasaray'da şöyle geceye damgasını vuracak oyuncu yoktu. Lincoln önceki maça nazaran bir ölçek daha iyi. Ama o kadar. Asla fazlası değil. Galatasaray bu şartlarda bile maçı kazanabiliyorsa bana göre bu Tanrı'nın, Kalli'ye bir lütfudur. Kalli, omuzlarına büyük bir yük yüklediği Serkan Çalık'a ne kadar teşekkür etse azdır. Onu da kutluyorum bu kadar zor bir görevin üstesinden geldiği için. Her iki takım da top kaybını hadsafhada yaptı. Bu yüzden oyunda ne tempo, ne büyük bir mücadele, ne de pozisyon zenginliği vardı. 'Yok yavan yaptı' dersek doğru söylemiş oluruz. Galatasaray'ın orta sahasında görev yapan Mehmet Topal, sahanın en iyilerindendi. Bir virtüöz gibi çalıştı. Defans ile hücum arasındaki köprüyü iyi kurdu, oyunu iyi takip etti. Görevini yapan oyuncuların başında geliyordu. Arda, varla yok arasındaydı. Arada parladı ama bunu devam ettiremedi. Artık Arda'nın devamlığı yakalaması gerekiyor.
UEFA UÇUP GİDER Hasan Şaş'a gelince... Bir gün sağ bek, bir gün sol bek, bir gün orta sahada oynuyor. O da artık ne yapacağını şaşırmış durumda. Trabzonspor galibiyeti kimseyi aldatmasın. Kalli'nin artık şapkasını önüne alıp düşünmesi gerekiyor. Galatasaray gibi hücuma dönük bir takımı mahkum oynatmak yanlış. Böyle gittiği sürece şampiyonluk çok zor. Umarım hafta içindeki Panionios maçı da böyle olmaz. Yoksa UEFA Kupası uçup gider.