Türkiye Milli Takımı Avrupa finallerinde. Peki bu zafere gidilen yol nasıl çizilmişti, hep birlikte hatırlayalım. Kuralar çekildi, bir de baktık ki Yunanistan, Norveç, Malta, Bosna Hersek, Moldova... Biz bu takımlara bakıp şunu demiştik: "6 ya da 8 puan farkla grubu lider bitiririz." Şöyle bir bakınca hiç de imkânsız gelmiyordu o zaman. Hatta bazı gazete
başlıkları "Cillop gibi grup", "%100 birinci gideriz; maçlara futbolcuların gözleri bağlı çıksak en kötü 2. oluruz" şeklindeydi. Sonra maçlar başladı ilk dört maçı soluksuz geçtik ama bazı futboldan anlamayan yazarlar Fatih Terim'i uyardılar: "4 maçı aldık ama işimizi zora sokma" diye. Fatih hoca tabii ki bunlara gülüp geçti. Sonra ne oldu? Ben bile hatırlamak istemiyorum. Önce Norveç'le berabere kaldık. Bu olabilir bir sonuç muydu? Olurdu, kaldırabilirdik. Bosna'ya yenildik bu da olabilirdi. Bosna güçlü takımdı, bu puanları kaybedebilirdik. Geldik Malta maçına... Karşımıza bir takım çıktı: Ronaldo, Roberto Carlos, Ronaldinho, Cafu gibi dünyanın en iyi futbolcularının fotoğraflarının evlerini süslediği manav, kasap ve muhasebecilerden kurulu bir takım... Yani futbolu günde 15 dakika, bizim "spora gidiyorum abi!" tadında yapan bir takım. 2 gol yedik , 2 de attık. Aslında biz atmadık. Kaleci "Ya bu koskaca dünya 3.'sü Milli Takım değil mi? Bir şut atsa da içeri alsam" dediği için berabere bitirdik. Sonra tekrar bu sefer bilen bilmeyen yazarlar "Hoca ne yapıyorsun, bu kadroyla olmaz." dediler. Hoca güldü. Çıktı Macaristan'ı şöyle bir 3- 0 yendi. "Bu Milli Takım'ı benden iyi bilen var mı?" dedi, herkes sustu.
Zil takıp oynar! Sonra Moldova'yla berabere kaldık; işte o zaman alarm sinyalleri çalmaya başladı. Biz de ya 2. olacak ya da Avrupa kupasını evden seyredecektik. Gazeteciler dedi ki "Hocam ders al"; Fatih Hoca dedi ki "Ben ders almam, veririm" ve Yunanistan bize kendi sahamızda dersi verdi. 1-0 bizi yendi! Sonra Norveç'i yendik ama herşey bitmemişti çünkü Bosna Hersek maçı vardı . Müslüman kardeş, komşumuz, dostumuz, Bosnamızdı. Eh kaleci de yat kat falandı, onu da geçtik. Milli Takım maçı kaybetseydi her şeyini Milli Takım'ın başarısına kitlemiş bir federasyon başkanı olarak istifa etmesi gerekecekti... Şimdi federasyon başkanı diyor ki "Bu takım final oynar." Oynar başkanım oynar, zil takıp oynar...
MURAT BAŞOĞLU
Servisi