Nereden, nereye... 1996'da grubu puansız tamamlayan Milli Takım başarılıydı, 2002'de finali kaçırdığımıza üzüldük Şunu iyi biliyoruz ki, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu bayrak yükseklerde dalgalanacak
Mutlu bir hafta yaşıyoruz. Kimsenin keyfini kaçırmaya da niyetimiz yok. 2008'e gitmek ve bundan sonraki büyük turnuvalarda var olmak, artık yerleşik bir futbol kültürüne atacağımız adımın bir parçası olmalı. Bosna galibiyetinin peşinden çok eğlendik. Ağlayanlarımız da oldu. Sevinç gözyaşları dökenler de vardı. Hiç tepkisiz olanlar da. Fatih hoca maç sonrasında "96'dan sonra direkt katıldığımız ikinci turnuva" dedi. Aradaki birini kendisinin oynadığı dört play-off sonrasına taş mı attı, yoksa kendi takımlarının mı eleme oynamadan gittiğini kastetti anlayamadım. Ama şu andaki Türkiye 96'dan çok farklı. Futbolcu olarak da futbol kültürü olarak da. 96'da grubu puansız tamamlayan takım başarılıydı. 2002'de Dünya Üçüncüsü olan takımın neden finali kaçırdığını konuştuk. İkidir, play-off'larda eleniyoruz. Şimdi ikinciler direkt katıldığından, rahat konuşuyoruz. Milli Takım'ın böyle bir grupta, işi son maçta bitirmesi başarı mıdır? Bu soruyu federasyon bünyesindekiler haricindeki herkes, "değildir" şeklinde yanıtlar. Onlar gemiyi limana yanaştırdıkları için mutlular. Bizler beklentilerimiz karşılanmadığı için endişeliyiz. Ama şunu iyi biliyoruz ki bundan sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz. Eskisi gibi kalmak isteyenlerin eskidiği bir gündeyiz. Hepimizin kalbi Milli Takım için atıyor, kendine Milli Takım'ı araç yapmak isteyenler için değil. Bu bayrağın yükseklerde dalgalanmasından gurur duyacağız. Bunu sağlayanlara teşekkürü borç bilerek.