Dev aynaları Norveç maçını kazanmanın basit bir şifresi vardı; gözümüzü açmak. Önce, son maça kadar gözü tamamen kapalı olan Fatih Terim açtı gözünü. Maç öncesindeki basın toplantısında yüzünde güller açıyordu. Gerilim hatları yok edilmişti. Daha önceki maçlara sanki kostümleriyle podyuma çıkar gibi çıkan futbolcular da, Norveç karşısına kazanmak ruhunun piyadeleri olarak çıktılar. Fatih Terim'in, Moldova, Malta ve Yunanistan maçlarında aldığı derslerin bedelidir bu sonuç.
* * * Bir doğru bütün yanlışlarımızı götürmesin. Bizler nice yanlış ve içi geçmiş adamla yıllarımızı harcadık. Onca genç pırıl pırıl parlarken, İbrahim Üzülmez gibilerine kaç maç mecbur kaldık.
* * * Bu sonuç kralların omzuna attığı bol yaldızlı pelerin değildir. Bu sonuç maç sonunda işaret edilen kişilere armağan edilecek kadar kişisel de değildir. Futbolcuların "Nihayet" görevini yerine getirmesidir. Bu demektir ki, kuralar çekildiğinde, bu gruptan çıkmayı garanti edenler için, özel bir tören düzenlemeye gerek yoktur. Meseleyi abartmakta, birilerinin üstüne yoksa, biz alttan mı alalım yani?
* * * Bir ülkede Futbol Federasyonu Başkanı, yaptığı icraatlar ve sportmen duruşuyla ayakta kalır. Milli maç sonuçlarının arkasından çıkarak değil. Ne acıdır ki, maçlar kaybedilirken kimselere bir şey olmuyor da... Maçı kazanırken Haluk Ulusoy'u da kazanıyor futbolun politikası... Tam da böyle günlerde ortaya çıkan Haluk Ulusoy'un, "Onlara istedikleri primi vereceğiz" açıklaması, paranın tarafındaki klasik gezintidir. Hiçbir futbolcu ortaya çıkıp da, "Bizim primle işimiz yok, biz hatalarımızı telafi ettik" dedi mi? Eğer bir prim verilecekse, İstanbul'daki Macaristan maçımızı yöneten İskoç hakeme de bir buket çiçek gönderilsin. Gerçekleri sadece Norveç maçında arıyorsak, Macaristan maçındaki gerçek de fena halde sırıtıyor çünkü!
* * * Ben Gökhan Gönül'e parantez açacağım. Norveç maçının sembolü bu gençti. Hâlâ görülmek istenmeyen diğer gençlerin işaret fişeği. Bir defans oyuncusunun ayağına top bu kadar mı yakışır? Bir defans oyuncusu, hem siperlerini doldurur, hem rakip alana bu denli mi bindirir? Bu genci hangi tanıma sığdırsak yeterli olmuyor. Kendisini milli takıma zorla kabul ettiren Gökhan Gönül'ün görkemli başkaldırısıydı Norveç maçı. Maçı kazanmaktan çok daha anlamlı geldi bana.
* * * Emre Belözoğlu'nun Norveç karşısındaki muhteşem futbolu da, geçmiş maçlarını ihbar eden gerçeğin ta kendisiydi. Ondaki yetenek, her daim Norveç maçındaki Emre'yi emreder. Böyle olunca da gönül sözlükleri harika ifadelerle dolar.
* * * Avrupa bizi çağırıyorsa, bu daveti reddetmeyelim. Ama gözlerdeki dev aynalarını da kıralım lütfen! Çünkü o aynalar kadar bizleri kışkırtan ve batağa sürükleyen başka bir tuzak yoktur.