Kader anı! Şu maçı Fatih Terim'in aldığı büyük riske rağmen kazandık, bunun altını çizmek gerek. Fenerbahçe'de harikalar yaratan Gökhan Gönül dururken, Beşiktaş'ta bulduğu şansları dahi kullanamayan İbrahim Kaş'la başlamak tek kelimeyle macera aramaktı. İlk dakikalarda gergin ve dağınıktık. Sahanın en kazması Hagen, kale sahamızın önünde, bahçeden Erik (!) toplar gibi rahatça topu kontrol etti, tüm savunma seyretti ve Norveçli oyuncu yatarak ağlarımıza gönderdi meşin yuvarlağı. Golden sonra İbrahim Kaş'ın sakat olduğunu anladı bizim kulübe heyeti. Oysa yaklaşık 5 dakikadır sekiyordu. Bu belki de kaderin cilvesiydi, Terim'in yanlışını bu sakatlık düzelti, Gökhan oyuna dahil oldu. Gökhan'ın izlerken Fatih hoca da anlamıştır ne büyük risk aldığını. Bu çocuk kenarda tutulur mu? Hem kanadını iyi kapattı, hem hücuma katkı yaptı. Norveç golü bulunca 10 dakika süren bir şok yaşadık. Emre Aşık savunmada dan-dun oynarken, Arda saklanıyor, Nihat ve Semih de rakip savunma arasında kaybolup gidiyordu. Aurelio'nun kafayla çıkardığı top uyanmamızı sağladı, zaten hemen ardından Emre Belözoğlu'nun golü geldi. Bu kez dağılma sırası Norveç'teydi. Yakaladığımız net pozisyonları değerlendirebilsek ya da Markus Merk net penaltıyı verse ilk yarı bitmeden maçı kotarabilirdik.
Bu iş tamamdır İkinci yarıda sakin ve etkli oynadık. Volkan iyi toplar çıkardı, Arda arada bir de olsa kıpırdadı, Semih ve Nihat çapraz koşularla savunmanın dengesini bozdu. Hakan Balta, Hamit, Servet, Aurelio, Gökhan ve Emre Belözoğlu'nun iyi futbolları bu tabloya eklenince geriye bir tek yolumuzu açacak golü atmak kalıyordu. Norveç'in öyle bir kalecisi var ki, kaleyi bulan gol olacaktı, öyle de oldu. Fatih Terim'in mecburen oyuna aldığı Gökhan getirdi, Nihat çaktı, Opdal baktı ve biz derin bir oh çektik. Bu gol bile maçın kader anının, Gökhan'ın oyuna girdiği dakika olduğunun kanıtıydı. Bilmem Terim ne der? Her neyse, çok şükür altın değerinde üç puan alarak grupta iplerimizi elimize aldık. Bosna gazisi olmazsak, bu iş tamam demektir.