Çok önemli 3 puan Perşembe günü oynanan hemen hemen UEFA Kupası'na devam etme şansının yitirildiği Helsingborg maçından sonra dünkü Gençlerbirliği gibi maçlar daima zor maçlardır. Yaşanılan travmayı, ligde beklediğini bulamayan Gençlerbirliği karşısında Galatasaray'ın atlamama gibi bir riski vardı. Seyircisinin karşısında ilk defa bu maça çıkınıyor olunmasına rağmen tribünler beklenenin çok altında doluydu. Bunda herhalde uygulanan akılcı (!) fiyat politikasının etkisi vardı diye düşünüyorum. Maça perşembe günkü kadrodan 6 değişiklikle çıktı Galatasaray. Yine bir şapkadan tavşan olayı mı diye düşündük. Nitekim maçın başlamasıyla beraber Song'un ayağından seken topun gol olması "yine top Galatasaray'ı istemiyor mu acaba" diye düşünmeye sevketti. Ama yenilen golden sonra son derece tempolu ve presli oynayan Galatasaray bu endişemizi yersiz kıldı.
Yönetim taktik vermedi! Her ne kadar üç gol atılmasına ve galip gelinmesine rağmen yine de Galatasaray'ın organize atakları yok denecek kadar azdı. Lincoln'ün şahsi çabası ile bulunan pozisyonlar dışında hazırlanmış, düşünülmüş set oyunları yoktu. Linderoth'un 11'de olmayışı bana göre hiçbir farklılık yaratmadı. Mehmet Topal'la Linderoth arasında efektif fark olarak ne vardı diye düşünülecek olursa, fazla da bir üstünlük olmadığını fark edersiniz. Bu mevkide Topal'a sürekli şans verilse Türk oyuncu sıkıntısı içinde olan milli takımlarımız da bir oyuncu kazanmış olurlar. Galatasaray 3-1'i bulduktan sonra daha temkinli ve oyunu yavaşlatarak fazla riske girmeden maçın sonunu getirdi. Zaman zaman tempo yükseltmesine rağmen yazının başında da söylediğim gibi hafta içinin ciddi travmasından sonra bu galibiyetin önemli olduğunun altını çizmek lazım. Rakiplerinin mağlup olduğu haftada 5 golün 4'ü ayaklardan veya kafalardan sekerek girse de liderlik açısından Galatasaray'a önemli bir 3 puan kazandırdı. Herhalde Galatasaraylı yöneticiler soyunma odasına inip taktiksel katkıda bulunmadılar ki Galatasaray son haftaların en ciddi performansını gösterdi.