İlk uyarı Savunma önüne tek ön libero Deniz yeter, madem Alex yok, hücumda tek kalacak Semih'in arkasında Appiah ve Aurelio'yu kullanayım, golü de onlardan bekleyeyim" diyordu Fener'in ilk gördüğüm kadrosu. "İglesias ve Gökhan'la, zaten savunmadan çıkarken sorunlu olan F.Bahçe'ye önde baskı yapıp top kaparım, olmadı duran ve yan toplardan gol bulurum, Mehmet Topuz da hücum arkası ribaundlara vuran adam olur" diye düşünendi Kayseri... Büyük takımla oynamanın gazı Kayseri'nin ilk dakikalarda çok koşmasını ve baskın olmasını sağlıyordu. Bu baskıda, savunmasından 60 metre uzakta ve tek başına olan Semih'e uzun pas atan F.Bahçe'nin bu davranışı kamera şakası gibi geliyordu bana. Nitekim golü, kale sahasına 3 kişi ile geldiği 10 saniyede ve 3 pasta buluyordu F.Bahçe.
Yanlış paylaşım F.Bahçe, savunmasını orta alana yakın kurunca Gökhan'a iyi bir ortam yaratıyor, ince ofsaytlarla durumu kurtarıyordu. Ama Edu'nun bence ikisi de yanlış olan kartları sonrası kırmızısı, hem "elle oynamalar konusunda görüş sıkıntılı'' hakem Demiray'ın, hem de F.Bahçe'nin işlerinin zorlaşacağının belirtisi oluyordu. Deniz, Yasin'le taktik gereği değişiyor, Aurelio savunma önüne geliyordu. Ama Devid'in yardıma koşmadığı sağ kanattan gelen orta yanlış adam paylaşımı da eklenince, F.Bahçe kalesine gol oluyordu. Oktay hocanın yanlış kararlarının farkına varıp, Lugano'nun kartlık itirazına ses çıkaramaması ile başlıyordu 2. yarı. F.Bahçe rakip alanda çoğalamıyor, Kayseri final pası beceriksizliği yaşıyor, Deivid hayalet gibi dolaşıyor, yerine Kazım'ı alıp böylece topu hücum alanında daha fazla tutup, baskı yememek Zico'nun aklına gelmiyordu. İglesias'ın sakatlığı, Mehmet Eren'e şans, 2. golün yenmesinde Carlos'un hatası ile beraber F.Bahçe'ye şanssızlık getiriyordu.