Koşadur F.Bahçe Fenerbahçe, artık Türkiye'de ve Avrupa'da hayranlıkla bakılan kulüp haline gelmiştir Emekleme ve yürüme devirleri atlatıldı. Konuşana değil "konuşulana" bakacaksın
PSV Başkanı Schuitema "Sisteminizi referans almak istiyoruz" diyor ve "Bizim ne televizyonumuz, ne Fenerium gibi mağazalarımız, ne harika tesislerimiz (Faruk Ilgaz'dan bahsediyor), ne böylesine mükemmel bir stadımız ve seyircimiz var'' diye devam ediyor. Bütün bunları söyleyen Şampiyonlar Ligi'nde Barcelona'dan sonra (12) en fazla oynayan (10) takımın başkanı. Adama bir de bu kulübün tüm branşlarda şampiyon olduğu söylenmemiş. Bunu da bilse acaba ne düşünürdü! Onun ne düşüneceği belli de bizde hâlâ bir şey düşünülmüyor... Asıl tartışmamız gereken bu. Fenerbahçe'yi anlamak, kavramak için Kadıköy'ün havasını solumak şart görünüyor. Yoksa oturulan yerlerden ahkam kesmek, garip oluyor.
KISKANIYORLAR Kim ne derse desin Fenerbahçe, ülkemizdeki rakiplerinin kıskançlıkla, Avrupa'daki rakiplerinin ise hayranlıkla baktığı bir kulüp olmuştur. G14'te yer alan tek Türk kulübü olma unvanını da taşıyacak Fenerbahçe için durmak yok. Emekleme ve yürüme devri atlatıldı. Şimdi koşmak zamanı. Koşadur Fenerbahçe... Ertuğrul Sağlam, Liverpool maçı sonrası basın toplantısı yapıyor derdini anlatıyor. "Yıkılmadık ayaktayız" şarkısını mırıldanıyor. Arada öyle bir söz söylüyor ki "buyur burdan yak'' cinsinden. "Bu ligde sıfır çekenleri ne çabuk unuttunuz" diyor. Yani işi "Beni bırakın da Fenerbahçe'ye bakın''a getiriyor. Ordakiler de dönüp bakıyor ama ne görecekler ki, Fenerbahçe almış başını gidiyor. SEVGİLİ ERTUĞRUL! Bana gelen maillerin çoğu bununla ilgili. Bak sevgili Ertuğrul, Fenerbahçeliler diyor ki; "Evet, sıfır çekenler unutulmamıştı ama Allah sizden razı olsun, 8-0' bunları unutturdunuz." Böylece aracılık görevimizi yerine getirmiş olalım. Fenerbahçe'nin Zico'yla karnesi her geçen gün yükseliyor. İlk senesinde şampiyonluk ve Süper Kupa'yı kazandıran Zico, Avrupa'da da çok başarılı. Newcastle, Celta Vigo, Palermo, Frankfurt ve Alkmaar maçlarını gerçekçi gözle yorumlayanlar için şu anda gelinen nokta asla sürpriz değil. Adam ligde de geldiğinde beri büyük maç kaybetmedi. Hani sezon başında "Fenerbahçe ruhunu kaybetti'' ezberiyle her gün tefrikalar yazanlar vardı ya, şimdi gidenler ile gelenleri masaya şöyle bir yatırıp karar versinler. İşte Colin Kazım, işte Vederson, işte Gökhan Gönül, işte Ali Bilgin ve işte Roberto Carlos. Yurtdışına çıkıyoruz, herkes Zico'nun ve diğerlerinin peşinde. Eskiden biz gıpta ile bakardık, şimdi onlar bize gıpta ile bakıyor. Hani "Anderlecht'e elenilsin de gitsin, yoksa Türkiye Avrupa'da rezil olacak'' dedikleri Zico, şu Beşiktaş'ın ve G.Saray'ın Avrupa'da düştükleri duruma düşseydi ne olacaktı acaba? KUPALAR YAĞIYOR Bakın Fenerbahçe bu noktaya bir günde gelmedi. Acılar çekildi, gözyaşları döküldü, bedeller ödendi. O günlerde kimse kulübün yanında değildi. Kadıköy şantiye alanıyken neler yapılıyor diye bakmadılar bile. Sadece sahadaki sonuçlarla, futbolcu ve teknik adam kellesi istediler. Şimdi sahalardan, salonlardan, pistlerden, ringlerden, havuzlardan, denizlerden müzeye sürekli kupa yağıyor. Artık eleştiriler de Ahmet mi oynasın Mehmet mi oynasına kadar düştü. Eee ne de olsa "Konuşana değil, konuşulana bakacaksın'' diye boşuna söylememişler.