Keşke PAF olsaydı Bunun adı pisi pisine hezimet, başka bir şey değil. Liverpool uyuyor ve Beşiktaş oyuna iyi başlamış. Kendi kendimize ipi boynumuza geçirmesek, rakibin bize bir şey yapacağı yok. Beşiktaş'ın da gol yemek için rakibe ihtiyacı yok zaten. Kendi kendine atıyor maşallah! Gökhan Zan'ın yokluğunda Crouch'un oynaması rakibe havadan müthiş bir üstünlük sağlarken, Torres gibi bir yıldızın kulübede oturması da bizim için bir avantaj sayılırdı. Çabuk oyuncularımızla en azından Crouch'u yerden etkisiz hale getirmek çok kolay olabilirdi. Olmadı. Aksine havadan etkili olmasını önlerken yerden durduramadık. Önüne pas verdik, kaleye şut attı seyrettik, kaleciden döndü yine seyrettik. Oysa o sırada ceza sahası içinde iki oyuncumuz, bir de kalecimiz vardı. Crouch uzun bacaklarının farkıyla perdeyi açtı. İlginçtir ama bu golden sonra Liverpool yine öyle ahım şahım bir futbol sergilemedi. Saman alevi gibi bir parlayıp bir söndüler ama her parlayışları oyuncularımızın ve kalecimizin katkısıyla gol oldu.
Paniğin bedeli ağır oldu İlk yarıyı özetlersek, iki takımda benzer şeyler yaptı ama bir farkları vardı. Liverpool özgüvenle yaptı yapacağını, Beşiktaş ise panik halinde. Hal böyle olunca onların yaptıkları sonuca yansırken bizimkiler suya yazılmış yazı gibi kaldı. İkinci yarıya gelince, bu devreyi anlatmak için bambaşka şöyler söylemek gerekir. Kimse ne yaptığını bilmiyordu, Hakan tek kelimeyle şaşkına döndü. Voronin halı sahada oynarcasına rahattı, Crouch hiç bu kadar rahat pozisyona girdi mi bilmiyorum. Riise, Gerrad, Benayoun başta, topu alan kalemize yüklendi. Biz yine seyrettik. Benayoun da her fırsatı değerlendirdi deyim yerindeyse. Farkı yarattı! Hiç kişiselleştirmeye gerek yok, takım halinde yapılan gereksiz panik vardı ve bedeli ağır oldu. Sonuç olarak tarihi bir hezimet oldu, keşke PAF takımı sahaya çıksaydı.