Aslar ve yedekler F.Bahçe, Türkiye Kupası'na geçen seneki gibi ligde yer alamayan yedek oyuncularıyla başladı. İlginç tesadüf, geçen yıl da kupaya yine G.Antep'le başlamış ve rakibini yenip yarı finale kadar gitmişti. Ama geçen sene bu kadroda Semih ile daha tecrübeli yedekler vardı ve daha iyi sonuçlar alınıyordu. Yarı finaldeki Beşiktaş maçında hakemler Beşiktaş karşısında penaltıyı verip iki siyah- beyazlı futbolcuya yardımcılarının uyarılarına rağmen ikinci sarı kartları gösterse kupa da gelecekti. Yönetim bu durumda bu seneki kupaya PAF takımla katılacağını belirterek federasyonu protesto etmek istemişti.
Aslarla başarılı olurlar Çarşamba günü rakibin tam kadrosu karşısında yer alan yedekler 0-0 berabere kalırken özellikle defansta başarılı oldular ve asları aratmadılar. Volkan, Can Arat, Yasin, Uğur rakibe tek pozisyon vermezlerken oyun kurucudan mahrum orta saha ve ileride tek başına bırakılan genç İlhan da bir iki pozisyon dışında etkili olamadı. Son dakikalarda oyuna giren Vederson bile Fenerbahçe'nin oyununu etkiledi ve attığı nefis şut da üst direkten aldığığ falsoyla kalenin içinden dönüp hakemlerin gözlerinden kaçarak takımı galibiyetten etti. Buradan şuraya gelmek istiyorum. Zaman zaman medyada bazı futbolcuların ara transferde gönderilecekleri açıklanıyor. Oysa bu gençler üstelik uzun süredir forma giymemiş olmalarına rağmen Gaziantep'le başa baş mücadele edecek güçte olduklarını kanıtladılar. Gerek kupada, gerek ligde sakatlık ve ceza durumunda her an takıma girerek aslar arasında başarılı olurlar. Önemli bir husus da hafta arası maçlarda futbolcuların yorulduğu ve önemli karşılaşmaya saklandığı konusu. Sahaların toprak ve çamur içinde olduğu 1950'li yıllarda takımlar haftasonları üst üste maçlar oynar ve kimse de şikayetçi olmazdı. Turgaylar, Lefterler, Kadriler, Metinler hep bunları yaşadılar. Şimdi 3-4 gün arayla bütün Avrupa'da maçlar oynanırken bizimkilerin bu sistemden sızlanmalarını anlamak mümkün değildir.