Zafer ve yanlış! Önce alkış... Şampiyon Kulüpler Kupası'nı 4, Şampiyonlar Ligi'ni 1, UEFA Kupası ile Süper Kupa'yı 3'er kez kazanan bir dünya devini yerle bir ederek yenip, tarih yazan takım, aradan bir hafta değil, aylar, yıllar geçse yazılır, konuşulur. Çünkü zaferler unutulmaz! 24 Ekim 2007 gecesi Beşiktaş, 'inancın, azmin, kararlılığın zaferi'nin nasıl kazanılacağını ders olarak verdi. İlk iki maçı kaybetmemiş olsaydı Beşiktaş, bu büyük zafere ulaşamazdı. Kazanmak zorundaydı. 1 puanlı Liverpool'un da kazanmak zorunda olması, müthiş taraftarının desteğini arkasına alan Beşiktaş için avantajdı. Kartal, dev rakibi karşısında 90 dakika oyun disiplininden kopmadı. Hücuma çıkarken telaşsız, çabuk, akıllıydı. Özellikle Cisse, oyunda hiç görünmüyor gibiydi ama dünyanın işini yaptı. Maç günü çıkan yazımda eleştirdiğim Bobo, Serdar Özkan, Hakan, İbrahimler ve Gökhan Zan bu maç konuşuldukça övgüyle anılacaklar. Ahh, bir de Hakan, topu rakibe ikram etmeden oyuna sokmayı bir becerebilse! Liverpool, Porto ve Marsilya'nın, Avrupa şampiyonlukları olduğu anımsanırsa, Kartal'ın aldığı ve alacağı puanların değeri, azımsanmayacak değerde olacaktır. Liverpool ve Porto rövanş maçlarının birinden 1, Marsilya'dan alınacak 3 puan, Beşiktaş'ın Avrupa maratonunda yarışı sürdürmesine yetecektir. Ve eleştiri... Ertuğrul Sağlam ile Sinan Engin, üç günde bir maç yapma sızlanmasını artık bıraksınlar... Kadro geniş. Liverpool maçında oynamayan, dinlenmiş Higuain ile Diatta'ya Belediye karşısında şans vermemek, Ertuğrul Sağlam'ın yanlışıdır. Sahi, golsüz maçı pek olmayan Batuhan, yaşı 16 diye mi PAF'tan terfi ettirilmiyor? İbrahim Kaş nerede? Ve tavsiye... Beşiktaş, "Üç kulvarda ben de varım" diyorsa, fiziksel ve zihinsel güç olan motivasyondan düşmemeli.