Hatlar kopunca En son söyleyeceğimizi en başta söyleyelim, sabaha kadar oynansa bu maç böyle biterdi. Liverpool zaferini kafasından silemeyen Beşiktaş, kazanacak kadar iyi değildi, kaybedecek kadar da kötü oynamadı. İki arada bir derede geçti doksan dakika. İlk 45 dakika ise çekilir gibi değildi. Sürekli pas hatası yapan 22 futbolcu ve askerden yeni geldiği için olacak, zırt-pırt düdük çalan bir hakem olunca ortaya iyi futbol çıkmıyor doğal olarak. Durumun farkına varan tribünler ikinci yarının hemen başında "Liverpool ruhunu" çağırırcasına o maçtaki tezahüratları yapmaya başladılar. Yine muhteşemdiler ama bu kez futbolcuların şahlanacak halleri yoktu. Liverpool karşısında işe yarayan 4-1-3-2 taktiği bu kez sahanın büyük bölümünün boş kalmasına neden oldu. Hatlar kopuktu, savunma, orta alan ve forvet arasında bağlantı kurulamadı. Tello sarhoş gibiydi... Delgado aynı şekilde... Serdar Özkan da yarım yamalak oynadı. Bu saydığım üçlü, forvetin arkasında oynuyor. Yani Beşiktaş gol atacaksa bunların büyük katkıları olacak... Olmadı...
Kayıp yok, kazanç var!.. Ertuğrul; hoca Yozgatlı, Nobre ve Ricardinho ile arkadaki üçlünün ikisini, forvetteki ikilinin de birini değiştirdi. Fakat tabela değişmedi. İşin ilginç yanı her iki takım da ikinci yarının bir bölümünde gaza bastı. Karşılıklı pozisyonlar bulundu. Büyük Şehir Belediyespor'un yakaladığı fırsatlar daha netti. Bir ara Hakan Arıkan aynı pozisyonda üç gol kurtardı! O dakikalarda maçı kaybetme ihtimali yüksek olan Beşiktaş, son 20 dakikada işin ciddiyetinin farkına vardı ve baskı kurdu. Abdullah Avcı'nın talebeleri hem ayağa, hem de zamana oynamayı iyi bildiklerini de bu bölümde gösterdiler. Sonuç olarak Beşiktaş iki puan kaybetti diyebiliriz ama bir puan kazandı dersek daha gerçekçi oluruz.