Zor galibiyet Dün akşam Kalli, bir garip Galatasaray sürdü sahaya. Hadi Hasan Şaş'ın sağbek oynamasını, Hakan'ın Volkan'ın önüne çekilmesini anladık da Bouzid'in ön liberoda ne işi var, çözemedim. Barış ve Uğur, yedekler arasında ama mesleği musluk tamirciliği olan İsmail Bouzid, Galatasaray'ın ön liberosu. Geçen yıl İnamoto'yu çok eleştirirdim. Bunun en büyük nedeni takıma hiçbir yararı olmamasıydı... Ama ciddi bir anlamda zararı da olmazdı. Carrusca'nın da öyle. Bouzid, takıma zarar veren bir oyuncu. İkinci yarının hemen başında yaptırdığı o penaltıyı anlamak ya da bir başkasına açıklamak mümkün değil. Geçenlerde Adnan Sezgin, bu futbolcuya çok para vermediklerini söyledi. Sanki böyle bir futbolcunun transfer edilmesine mazeretmiş gibi. Bouzid'in Galatasaray formasını giymesi için üstüne para vermesi gerek. Maç boyunca Galatasaraylı bütün futbolcular, (Bouzid'i futbolcudan saymadığım için o bu sıralama da yok) ellerinden geleni yaptılar. Hasan Şaş, sahanın en iyisiydi. Hem savunmada, hem hücumda elinden geleni, hatta fazlasını yaptı..
Ya penaltı olmasaydı Ümit Karan yine akıl almaz goller kaçıran adam olarak maça damgasını vurdu. Ümit, atılması çok zor ve artistik olarak nitelenebilecek goller atmayı seviyor. Ama, iş boş kaleye topu yuvarlamaya gelince Ümit'i ara ki bulasın. Ümit bu maçta da çok düştü. Ancak son dakikada düşüşünde haklıydı ve kazandırdığı penaltıyla takımına galibiyeti getirdi. Futbolda şans faktörü çok önemli. Galatasaray, ikinci yarının yarım saatlik bir bölümünde, neredeyse Denizli 18'inden çıkmadı. O vurdu, beriki şutladı, ama top bir türlü ağlarla buluşamadı. Penaltı gelmese, üç puanı almak çok zor olacaktı. Galatasaray yönetimi, yeni yeni sorgulanmaya başlanan transferler yaptı. Çok da para harcadı. Lincoln'e ne olduğunu anlamak mümkün değil. Bir futbol bu kadar nasıl sık sakatlanabiliyor. Hoş diğerleri için de öyle. Ya bu takım iyi çalıştırılmıyor, ya da kimi futbolcular sakatlıkları geçmeden saha sürülüyor. Ama bu takımın iyi çalıştırılmadığını Florya'dakilerden sık sık duyuyorum.