Galibiyet masum Daha maçın başında, Kasımpaşa'nın kurduğu düşlerin köprüsünü havaya uçurdu Fenerbahçe. Roberto Carlos'un mermisini bekleyen Khalid'i, harika vuruşuyla boşa uçurdu Tümer. İki takım kağıt üzerinde çivi yazısıyla, bilgisayar kadar farklıydı da, iyi bir başlangıcın ardından farklı galibiyetin sesi duyuluyordu sanki. Golden hemen sonra, Kasımpaşa'nın davetkar duruşunda, Semih'in asistine Deivid'in sadece kafa vurması gerekiyordu ve öyle yaptı.
***
Galiba yol bitince adımlar da bitti, iki golü kendine yeterli bulan bir Fenerbahçe çıktı sahneye. Bu dakikalarda yavaş oynuyordu Sarı Lacivertliler. Orta alan bekleme salonuydu. Appiah'ın ayaklarındaki büyünün izleri duruyordu da, riske girmemek için ikili mücadelelerden kaçındığını gördük. Tümer, attığı golün keyfini sürüyordu. Yardımlaşmanın azaldığı dakikalarda Kasımpaşa'da emsalsiz bir misilleme başladı
***
Tehoue iki net pozisyon yakaladı, Volkan'ın kaleci duruşu bunlara engel oldu. Ama sahanın en diri adamı Tehoue'nin 38. dakikadaki harika vuruşuna, hiçbir kaleci bir şey yapamazdı. Bu golden sonra, "Rakibini yendiğini düşünen Fenerbahçe, galiba kendini yeniyor" dedim.
***
İlk yarının sonunda iki takımın santrforunu teraziye koydum da... Teheou, top ayağına geldiğinde, rakip için çözülmesi zor bir geometri problemi halini alıyordu... Semih ise dikiş tutmayan yama gibiydi...
***
İkinci yarıda iki takımın da pozisyonlarına uyku hapı katılmış gibiydi. Hatırımda kalan Roberto Carlos'un muhteşem bindirmesinin Cihat tarafından sarı kartlık faulle kesilmesi... 86. dakikada Kasımpaşa'nın yakaladığı beraberlik şansının, Volkan'ın elinde kalması ve Kazım'ın son dakikadaki vuruşu... Sahadaki basiretsiz hakemi de parantez içine almalıyım.
***
Bu sezon ilk deplasman galibiyetini alan Fenerbahçe'nin dün gece eleştirilecek pek çok yanı var... Ama önemli olan 3 puansa... Galibiyetin bir suçu yok.