Kalli faciası Geçen yıl boyunca sürekli Erik Gerets'i eleştirdik. Ama önce Sion, sonra da dün geceki Bordeaux maçında Kalli'nin yaptıklarını görünce Gerets'i mumla aramaya başladık. Galatasaray maça iyi başladı. Golü de buldu. Ardından, 4 net gol pozisyonun daha yakaladı. Ümit Karan ve Nonda bunlardan yararlanamadı. Birinci yarıda Bordeaux'un doğru dürüst bir akını yok Galatasaray kalesine. Bunun en büyük nedeni Galatasaray'ın orta sahada yaptığı presti. İkinci yarıyla birlikte Galatasaray'ın takım olarak tribüne çıktığını gördük. Devre arasında Kalli, başta Ümit Karan ile Hasan Şaş'ın bu takımda ne kadar gereksiz olduklarını görüp, Mehmet Topal ve Serkan ile değiştirmesi gerekiyordu. Bütün bir ilk yarı boyunca pres yapan takım yorulmuştu. Bunu hemen herkes fark etti, Kalli hariç. Bir ara Galatasaray öyle zor durumlara düştü ki pas vermeyi, pres yapmayı bırakın, topa dahi vuramadılar, dürttüler meşin yuvarlağı.
Defans bozulmamalıydı Galatasaray kalesi 2. yarının ilk 30 dakikasında Bordeaux'nun ablukası altındaydı. Ve Kalli bunları seyretti. Sonra, sahanın en iyilerinden Barış'ı çıkardı, yerine Mehmet Topal'ı aldı. Ardından da Uğur'u çıkarıp, Carrusca'yı aldı. Böylece Galatasaray 3-5-2'ye döndü. Hasan, sağ kanadı kontrol eder gibi yaptı. Şu gerçeği kabul etmek lazım, Galatasaray, Kalli gibi 15 yıl futboldan uzak kalmış, bağırıp çağırıp kaş çatmayı ciddiyet ve otorite zanneden bir hocaya teslim edilmemeliydi. Galatasaray yönetimi, bu takımın en iyi işleyen Song, Tomas, Mondragon üçlüsünü böylesine keyfe keder bir şekilde bozmamalıydı. Galatasaray, Kalli'nin yanına çağdaş futbolu bilen, rakibi iyi okuyan, oyundan anlayan bir yardımcı getirmeliydi. Galatasaray bu gruptan çıkar çıkmasına. Ama bu yöneticiler, Kalli gibi hocalar, ahı gitmiş, vahı kalmış futbolcularla; ne Avrupa'nın krallığı kalır ortalıkta, ne de ligin tozunu atabilecek bir takım.