Atamayana... Önemli eksikleri vardı G.Saray'ın. Sabri, Okan, Ayhan zaten uzun süredir takımdan uzaktı. Bir de onlara Bordeaux maçının arefesinde Lincoln ile Hakan Şükür eklenince maçın kazanılması adına umutlarımda endişe vardı. Tek güvencem Galatasaray'ın Avrupa'da farklı bir ruha büründüğü faktörüydü. Kalli, Lincoln'un görevini Arda'ya yükledi. Hakan'ın alternatifi ise Nonda'ydı. Bordeaux orta alanda oyunu kurmakta zorlandığı için kaptığımız her top Bordeaux kalesinde etkili olmaya başladı. Diawara'nın Ümit'e ceza sahasında yaptığı hareketin adı penaltıydı. Hakem Malek noktayı gösterdi. Nonda da tabelayı değiştirdi. Golün hemen ardından Ümit öyle bir gol kaçırdı ki biz keçileri kaçırmadıkya gerisini boşverin. Bordeax ilk 45 dakikada Chamack ve Ducasse ile iki kez kalemizi yokladı o kadar. Fransız ekibi ikinci yarıya fırtına gibi girdi, Cavenaghi ve Chamack'ın golleri G.Saray'ı nakavt etti. İlk yarıdaki adaletli hakem Malek'i de doğrusu ikinci yarıda mumla aradık. Bunda özellikle ikinci yarıda Ümit Karan ile Arda'nın her pozisyonda kendilerini yere atmasının etken olduğunu da unutmamak gerek. Bu nedenle de Ümit'in ikinci penaltı pozisyonunu bu kez seyretti. Teknik taktikten bahsetmeye gerek yok şen başladığımız maçı yaslı bitirdik. G.Saray, Avrupa'da farklı bir ruha bürünüyor demiştim ya meğer o çok geçmişte kalmış. Ruh da tuz ruhuna dönmüş benden söylemesi.