Hakan'a acıdım Verdiğimiz şehitler nedeniyle günümüz kabusa dönmüştü. İçimiz kan ağlıyordu. Maç da sıkıntılı başladı. G.Saray'ın da son cezalı maçıydı. Bugüne kadar oynadığı 4 ceza maçını da kazanmıştı. Beklenti 5'te 5 yapıp zirve avantajını bir sonraki haftaya taşımaktı. Volkan'ın son dakikadaki sakatlığı üzerine Kalli, Hakan Balta'yı defansın soluna monte etti. Alman hoca Ümit'in partneri olarak Nonda yerine bu kez de Hakan Şükür'ü tercih etti. Konuk Ankaraspor'un ligde galibiyeti yoktu. En büyük gol umudu ise G.Saray'dan kiraladığı Necati'ydi. Ankaraspor puan için hiçbirşey yapmadı. G.Saray'ın dışında bir takım olsa ilk yarıda tabelaya en az 3-0'ı yazardı. G.Saray akıl almaz goller kaçırarak maça başladı. Hakan Şükür, Arda, Ümit Karan 'nasıl gol atamayız' diye birbiriyle yarışıyordu. Hele hele Hakan Şükür amatör golcü gibiydi. G.Saray'ın kaptanı için bir parantez açmak isterim. Öncelikle Hakan'ın insanlığına asla sözüm olmaz, mesleğine da saygım vardır. Türk futbolunda bir markadır, sayısız rekorların sahibidir. Ama dün gece Hakan'a acıdım. Fizik olarak bitmiş, moral olarak tükenmiş, yeteneğini yitirmiş bir dönemin kahramanı ayakta zor duruyordu onu öyle gördükçe içim acıdı, ilk yarım saatte çıkarılmalıydı. Alman ona 55 dakika nasıl dayandı şaşmak elde değil. Ya Arda onun yarısı yaşında olmasına rağmen sanki mehteran takımının lideriydi, İlk yarım saatte Hakan ve Arda 'bizi çıkarın' diye bağırıyordu Alman'a ama sanırım o o dakikalar içinde kulübede ayakta çaktırmadan kestiriyordu. İkinci yarı pek birşey değişmedi G.Saray adına. Bizim ilk yarım saatteki beklentimize Kalli 60'ncı dakikada yanıt verdi. Hasan ve Nonda girdi, oyun hareketlendi o kadar. Lincoln'da maç genelinde uyuyanlar listesine katılınca G.Saray evinde ilk puanını kaybetti.