İnandırıcı değil Hasan Şaş, Ayhan ve Sabri'nin sakatlıklarından sonra maç sabahı şok bir gelişmeyle Lincoln ve Hakan Şükür'ün de kadro dışı kalması gündemi aniden futboldan ziyade bu olaya taşıdı. Beşiktaş'ta ise Ertuğrul Sağlam "Madem siz Lincoln'u kadro dışı bıraktınız, ben de bari Delgado'yu oynatmayayım" demiş gibiydi. İlk yarı orta alanda, alan daraltıp, bol baskı yapan Galatasaray vardı. Yan toplarda zayıf Hakan Arıkan'ın bir hatası ve karambolden Galatasaray golü buldu. Bu golden sonra orta sahada itiş kakış ve iki tarafın da birbirinin oyununu bozma çabaları vardı. Her iki takım da alan savunması yapınca, topun bulunduğu alan orta sahada elli metreyi geçmedi. Sağ kanattan ilk 45 dakika boyunca atak dahi yapamayan Galatasaray, orta sahasından çıkarken de sol kanadı kullandı. Bu da Sabri'nin gerçekten önemli bir faktör olduğunu gösterdi. Tello'nun attığı süper şık golde ciddi bir pay da genç Serdar Özkan'a aitti. Bu golde Galatasaray savunması dengesiz yakalandı.
Kaleci Orkun hatasızdı Kaleci Orkun'un ise yapabileceği hiçbir şey yoktu. 2. yarı hakim olan taraf Galatasaray'dı. Ertuğrul Sağlam, son yirmi dakika Delgado'yu alarak tek santrfora döndü. Bunda biraz da rakip sahada beraberliğe razı bir düşünce vardı. Baskılı gibi görünen Galatasaray'ı maçın 68. dakikasında Serdar Özkan'a 60 metre dripling yaptırıp, şut attırması tuhaftı. 77. dakikada ortada ve hakeme hiç iş düşmeyen bu maçta, Selçuk Dereli'nin vermiş olduğu penaltı Dereli'nin hakemliği hakkındaki düşüncelerimi doğrulamış oldu. Tamamen topa yapılan bir müdahaleyi böyle kritik bir maçta, böyle kritik bir dakikada penaltı olarak verebilmek galiba biraz da federasyonun altına bomba koymak gibi oluyor. Hak eden taraf Galatasaray'dı, ama böyle tartışmalı ve inandırıcı olmayan bir penaltıyla değil. Daha net bir şekilde sonuca gitmeliydi. Bu galibiyette Galatasaray, rakiplerine önemli bir fark attı. Aile içinde çok yumuşak ve şefkatli bir şekilde çözülmesi gereken bir olayda Türkiye'yi ayağa kaldırarak kendi futbolcularını Necati Ateş'te olduğu gibi kamuoyuna reklam ettiler. Bu galibiyetle matematik olarak Galatasaray önde. Moral olarak Galatasaraylı oyuncuların birçoğunun hocaya inanmadıklarını ve güvenmediklerini görmek zor değil. Masum bir olayı, Galatasaray etiklerine bağlayarak, kamuoyuna sunmaya çalışan yetkili şahısların etikten bahsederken, biri yönetici diğeri futbolcu iki şahsı nasıl Galatasaray bünyesinde tuttuklarını kamuoyuna izah etmeleri zor gibi.