İyi ki doğdun kaos! F.Bahçe, Beşiktaş, Trabzon ve G.Saray'ı hoş tutmak Ulusoy federasyonunun en önemli stratejisiydi. İlk döneminde F.Bahçe ve G.Saray ile sıkı fıkıydı Haluk başkan. Yıldırım Demirören, Beşiktaş başkanı olunca Kartal'a da yakınlaştı. Trabzon'un ise hem hemşehrisi, hem de zor günlerindeki büyük destekçisiydi. Deyim yerindeyse 40 gün sırtında taşıdı dört büyükleri. F.Bahçe için maç tekrarlattı (Rize), tribündeki bıçaklamaları es geçti ama yine de yaranamadı. Gelen şampiyonluğu kendi gücüyle kazandıklarını söyleyenler, kaçan şampiyonluğun sorumlusu olarak Ulusoy'u gördüler. Dostluk mostluk kalmadı. Olsun. Beşiktaş, G.Saray ve Trabzon vardı... Onlara da mavi boncuklar dağıtıldı. Yayın gelirlerine karşılık federasyon kasasından yapılan erken ödemeler, cezalarda kollamalar v.s. Bu dostluk köprüleri (!) hiç yıkılmaz deniyordu, ilk krizde ne köprü kaldı, ne de dostluk. Kongre Canaydın'la Ulusoy'un arasını açtı, hakem hataları ise Demirören'i isyan ettirdi. Olaylı Sivas maçında verilen hükmen mağlubiyet ise Trabzon kalesini düşürdü. Böyledir bu işler. Herkese yaranmaya çalışan, hiç kimseye yaranamaz... Şimdi deyim yerindeyse federasyon bir tek Ankaragücü bastonuyla ayakta kalmaya çalışıyor. Oysa biz her seferinde uyarmıştık, "Mavi boncuk dağıtarak bir yere varılamaz. Bu boncuklar ayak kaydırır" demiştik. Tınlamadılar. Ulusoy otobüsü duvara doğru gidiyordu, göremediler. Artık kazayı önleme şansları da kalmadı... Gül gibi yeni bir kaosumuz oldu demektir!