Hakemlere gözlük FIFA, hakemlere "Kulaklık" uygulamasını giderek yaygınlaştırıyor. Yakında bize de gelir. Benim önerim şöyle olacak: "Uygulama Türkiye'de kulaklıktan değil, "Gözlükten" başlasın. Çünkü bizdeki hakemler Ankara'da olduğu gibi ne bariz golü görebiliyor, ne de sahadaki futbolcu terörünü. Penaltılar vardı yoktu, onu geçelim. Sahadaki dehşete dikkat çekelim. Santos diye bir Denizlili, Nobre'yi 3 dakika içinde iki kez kırmızı kartlık biçiyor. Seyircinin tepkisi olmasa ikincisinde de sarı kartı görmeyecek. Bitmedi... Denizlili Bülent taç çizgisinin hemen kenarında ve yardımcı hakem Baki beyin gözlerinin önünde yerdeki Tello'yu ayaklarıyla adeta eziyor. Yardımcı beyefendiden en ufak bir uyarı yok. Cisse, orta alan yakınlarında ayrı bir terör saldırısına uğruyor. Sonuçta terörist değil, kendisi oyundan atılıyor. Ben, hakemlerin kasıtlı olduğuna hiç inanmamıştım. Meğerse aptalmışım. Bunlar kasıt değilse birileri aksini iddia etsin.
En büyük aday Tello Beşiktaş ilk 10 dakikada iki şok gol yedi. O kısa sürede çok da kötü oynadı. Ardından hemen toparlandı, Tello ve Bobo ile eşitliği sağladı. Artık sahada sezon başından bu yana mükemmel olmasa bile oldukça güzel bir Beşiktaş gözüküyordu. İkinci yarının ilk çeyreği biterken Tello, bir kez daha sahneye çıktı ve Beşiktaş'ı öne geçirdi. Bu Şilili çocuk, Beşiktaş'ta yılın futbolcusu adayları arasında şimdiden favori. Kornerleri, serbest atışları hep o kullanıyor. Ölü toptan da gol atıyor, diri toptan da. Bu delikanlıyı bulan Fikret Demirer'e tebriklerimi sunuyorum. Bobo'da hafiften kımıldama var, gol var ama hâlâ yeterli değil. Nobre'yi top sürerken ve adam geçerken ilk kez gördüm. Yedekliğin ne olduğunu anlamış gibi. Serdar Özkan solda oynuyor, sağda oynuyor, ortanın ortasında da görülebiliyor. Sağ, sol, kuzey, güney onun için hiç fark etmiyor. Bir süpermen olmak için ne gerekirse onu yapıyor. Ama henüz haddini bilmeli, şımarırsa kulübeyi bile göremez. Hakemlerle başladık, hakemlerle bitirelim. Gözlük takmazlarsa, yakında kan gövdeyi götürecek.