Fener'in ustaları inandı Kartal'ın gençleri korktu Marsilya dönüşü, gece yarısına yakın ekran başına geçtiğimde, Fenerbahçe-İnter maçının yaklaşık 15 dakikalık geniş özetini izleme şansı buldum. İzledim... İnanamadım... Alex hem sağdan, hem soldan orta yaptı, göbekten daldı, uçarak kafa attı. Aurelio neler yaptı, anlatsam buraya sığmaz. Kezman, topu sol ayağının altından kaçırdığında, arkasından gelen Roberto Carlos, arkadaşının sol ayağının yerine geçip bir bazuka fırlattı, direkte patladı. Bindirme, kademe, yardımlaşma, hepsi bir arada. Edu ve Lugana duran toplarda rakip kaleyi sallarken; Deivid, İnter'i hem hırpalamış, hem devirmiş. Çok açık söylemeliyim; İnter, aynı forma renklerini taşıyan ve geçen sezon Turkcell Süper Lig'de mücadele eden Kayseri Erciyes kadar varlık gösteremedi Fenerbahçe karşısında. İnter karşısında sergilenen futbol ve alınan galibiyetin Fenerbahçe adına çok farklı sonuçları olacaktır... Misal. İşi sıkı tutup ciddiye alınca böyle oynayabildiklerini kanıtlayan Fenerbahçeli futbolcular, bundan sonra hiç kimseyi daha azına razı edemezler... Bu oyunun ve sonucun bir başka yansıması da kesinlikle Zico'nun görev süresinin uzamasıdır. Peki bu iyi bir şey mi? Bilemem ama çevremdeki birçok Beşiktaşlı ve Galatasaraylı göbek atıyor. Diyorlar ki, "Fener, İnter'e kaybetmiş olsa, Zico kesin gider ve onun yerine işimizi zorlaştıracak bir teknik adam gelebilirdi. Şimdi birkaç ay daha kalması kesin. O sürede de Fener ligten kopar!" diyorlar. Bu da başka bir bakış açısı ama sanırım Fenerbahçeliler pek sevmeyeceklerdir. Her neyse. Seri başı Beşiktaş'a göre daha kötü bir kura çekmesi beklenen Fenerbahçe şansının yardımıyla en iyi üç rakiple eşleşti. Grupta kimin ne olduğu belli olmadan, ince hesaplar yapılmadan İnter'le kendi sahasında oynamak başka bir şansıydı Kanarya'nın. O İnter'in neredeyse tüm ilk onbirinin sakatlanması da şansın zirve yapması anlamına geliyordu. Fenerbahçe'ye düşen, bu durumu iyi değerlendirmekti. Sadece şans yetmezdi. Zico ve oyuncuları da bunu yaptı. Skorun tek sayıda kalması hiç önemli değil, muhteşem bir zaferdir bu. Fenerbahçe'yi tüm kalbimle kutluyorum. Öte yandan Beşiktaş, beraberliği hedeflediği maçta Marsilya'ya kaybetti. Hal böyle olunca Hıncal ustanın deyimiyle "skor basını" veryansına başladı. Oysa, Marsilya önündeki futbolun, 4 yıl önce Chelsea karşısında oynanandan farkı yoktu. Londra'da müthiş bir direniş, Sergen ustayla zafere dönüşmüştü. Nasri, Niag, Zianni, Zenden gibi belalara sahip olan Marsilya önünde ise golsüz berabelik olması halinde "Muhteşem direniş" diye nitelendirilebilecek oyun, içinde ciddi hakem hataları da olan iki golle, hezimete dönüşmüş oldu. Cisse'nin maç sonrası söylediği gibi küçük detaylar yarattı bu sonucu. Yine de, deplasmanda alınan bir yengile bakıp kıyamet senaryoları yazmak, ilkleri başaran Ertuğrul Sağlam'a saldırmak kimseye bir şey kazandırmaz. Beşiktaş, Marsilya önünde, hücumu pek düşünemedi, kafasını kaldıramadı, iyi oynamadı, bunların hepsine tamam. Ancaaaaak, Beşiktaş sakatlık problemlerine, rakibin sert oyununa, muhteşem taraftarın yarattığı gergin ortama rağmen iyi mücadele etti, bu görmemek en hafif tabiriyle haksızlık yapmaktır. Şunu da unutmayalım, Fenerbahçe grupta işini bitirmedi, Beşiktaş'ın da grupta işi bitmedi...