Hiç yakışmıyor Hakan Şükür, Doğan ağabeyin hayatındaki en büyük yanılgıdır.
Hakan'ı Türk futbolundan yok etmek için elinden geleni yapıyor
Hakan Şükür, Konya maçının yıldızları arasındaydı. 'Heykelinin dikilmesi, özel ödül verilmesi' gibi öneriler var. Ancak rekorlarına, attığı değerli gollere, Milli Takım'daki başarısına karşılık bu önerilere şiddetle karşı çıkanlar da var. Hakan Şükür'e karşı çıkanların başında kutsal ittifak medyası, Fenerbahçe medyası geliyor. Fenerbahçe medyası, Galatasaray'ın süper starlarını başından beri tırpanlamak için elinden geleni yapar. Standarttır bu... Galatasaray'da kim sivrildiyse ezilmelidir. Hasan Şaş'ı, Hakan Şükür'ü perişan ettiler, etmeye uğraşıyorlar. Belki bir yerden talimat alıyorlar. Bir şeyler oluyor, bilmiyorum. Galatasaray'da işin başını Doğan (Koloğlu) ağabey çekiyor. Doğan ağabeyin, Hakan Şükür'e kişisel nefreti var. 'Antipati' demiyorum, nefreti var. İki sebepten.
HAKAN FETHULLAHÇI "Bu adamdan futbolcu olmaz, almayın" diye akrabası Alp Yalman'a, çok baskı yaptı. "Papen Mustafa var bizde. O dururken bu alınır mı" dedi ve Alp'i ikna etti. Alp almıyordu Hakan'ı. Yurdeşen Karahasan emrivaki yaptı bitirdi işi... Ve Mustafa ile Hakan Şükür'ün devamı Doğan ağabeyin hayatındaki en büyük yanılgısıdır. Doğan ağabey, kendisini bu kadar yanıltan Hakan'ı affetmiyor. Ayrıca Doğan ağabey devrimci bir kişi. Zamanında hapisler falan yatmış, işlerinden kovulmuş, çok çekmiş. Solcu olduğu için. Hakan Şükür açık seçik Fethullahçı. İşte bu iki sebepten Doğan ağabey, Hakan Şükür'ü Galatasaray ve Türk futbolundan yok etmek için elinden geleni yapıyor. Ben de bu tavrı Doğan ağabeye yakıştıramıyorum. Doğan ağabey, Türk futbolunun en önde gelen düşünürlerinden birisidir, yazarlarından demiyorum, düşünürlerinden birisidir. Futbol filozofu Doğan ağabey. Ona hiç yakışmıyor. Türkiye Cumhuriyeti'nde Hakan Şükür'den nefret etmesi gereken bir insan varsa o da benim. "İçimizdeki İrlandalılar" dediği maçın sonunda takım Bursa'dan İstanbul'a arabalı vapurla dönerken, otobüste, benim evime telefon edip, futbolculara koroyla "Bilmem ne Hıncal, top Hıncal" diye bağırttıran adamdır Hakan Şükür. Biliyorum. Telefonun mesaj kaydında var. 5 dakika söylemişler. Dünya 3.'sü olduğu zaman arkadaşlarını etrafına toplayıp, 'Kıskananlar çatlasın' diye benim için tezahürat yaptıran adamdır Hakan Şükür. Sırf benim için... Doğrudan bir takım olarak hedef gösterdi beni arkadaşlarına... Benim nefret etmem lazım. Hakan'a kişisel olarak zerre kadar sempati duymuyorum. Karşılaştığımız yerde "Merhaba" dediği için Allah'ın selamıdır alıyorum. "Ben de merhaba" diyorum o kadar. Onun dışında tek kelime konuşmuyorum. Ama o benimle Hakan arasındaki özel bir durum. Adamın sahaya koyduğu futbol özel bir durum değil. Kendi sempatilerimi, antipatilerimi, öfkelerimi, nefretlerimi, aşklarımı yazıma karıştırdığım zaman kendime saygım biter.
ERSUN'A GÜLÜYORUM Ersun Yanal'ı okuyorum, gülüyorum: "Yine gelsem, yine oynatmam" diyor. Kimi oynatırsın Ersun hoca!.. Yerine bir adam koymadan, bir Hakan daha bulmadan, Hakan'ı nasıl kesersin? Türkiye'de santrfor var mı?
Türkiye'de yok, Avrupa'dan getirilenler de meydanda. Fenerbahçe, Beşiktaş büyük bir gol sıkıntısı içinde. Meydanda... Ersun, Hakan'ı keserek kahraman olmayı denedi. Olamadı. Hakan kazanınca o da Hakan'dan nefret etmeye başladı. Bir başka Doğan Koloğlu, Ersun... 'Nefret ediyorum' diyemediği için "Efendim çok iyi şeyler yaptı, rekorlar kırdı ama..." Filozof diyor ki, "Bir cümlenin içinde ama varsa ondan evvel söylenen bütün lafları silin." Amadan öncekiler kibarlıktır. Ersun Yanal da Hakan'dan nefret ediyor. Öfkelerle, nefretlerle Milli Takım hocalığı yapılmaz. Koyarsın birini beni ikna edersin.