Neyin primi!.. Milli Takım'daki prim olayı oldum olası aklımı karıştırır. Malta beraberliği sonrası Macaristan ile oynayacağımız maçın priminin 100 bin dolar olduğunu duydum. Bu nasıl bir iş?.. Milli formayı giymek bir futbolcu için en yüksek primdir bence. Onları teşvik etmek için para dopingi yapmak da neyin nesi!.. Türk futbolcusu, göğsündeki ay-yıldızın hakkını sahaya çıkınca vermek zorunda. Bu onun görevi. Prim verilir ancak bu milli maçlarda sakatlanıp uzun süre kendi takımında da forma giyemeyecek futbolculara... O zaman buna lafım yok. Çünkü futbolcuların çoğu kulüplerinde maç başına para alıyorlar. Onları mağdur bırakmamak için federasyon bu uygulamayı getirmek zorunda. Bunun haricinde para, araba gibi şeylerin teklif edilmesi bile ayıp. Gelelim üzdüğümüz sevgili Fatih hocamıza... Ben kendisiyle Galatasaray'da da uzun yıllar birlikte çalıştım. Teknik direktör-gazeteci ilişkilerimiz dışında Fatih Terim ile çalışmak benim adıma bir zevkti. Malta maçı sonrası gerçekten çok fazla eleştirildi. Eleştirilerin çoğunda abartı vardı. Malta maçında kaleye beni koysalar yine de puan kaybetmemiz lazımdı.
Eleştiriler Kalli'ye döner Fatih Terim ne kadar futbolcularını korusa da o maçın tek sorumlusu saha içinde görev yapanlardır. Malta gibi bir takım karşısında taktik vermeye bile gerek yok. Milli ruh ve kaliteni ortaya koyarsın olur biter. Yürüyerek oynasan bile bu takımı yenmen lazım. Son oynanan iki milli maçta en büyük vurgunu Galatasaray yedi. Milli takıma 5 futbolcu gönderdi, 4'ü sakat döndü. Bunların 3'nün sakatlıkları oldukça ciddi. Konya maçı bu açıdan çok önemli. Feldkamp Sion maçı öncesi Arda, Sabri, Servet gibi futbolcuların yerine oynatacağı oyuncuları görme fırsatı bulacak. Ancak bu değişim sırasında Galatasaray kötü sonuçlar alabilir. Bu da okları Terim'den Kalli'ye yönelmesine yol açabilir. Bu nedenle Alman hocanın oldukça dikkatli olması gerekiyor.