İki yüzlülük Bu ülkede futbol yazmak günden güne güçleşiyor. İki yüzlülük ve çifte standart almış başını gidiyor. Sanki herkes pusuya yatmış. En ufak bir hatada hemen kelle isteniyor. Son G.Antep maçında F.Bahçe puan kaybetseydi şu anda Zico yerin dibine batırılıyor olacaktı. Zico bu gerçekleri bal gibi biliyor. Geç de olsa bizleri tanımaya başladı. Yaptığı hareketi bir devrim olarak da tanımlamak mümkün, yenilikçi bir hareket olarak da. Ama şu gerçek ki Zico alınması gereken mesajlar vermiştir.
Patron benim "Bu takımın patronu benim, istediğimi yaparım, bana karışmayın" diyor. Adam futbolu bilmeyen insanlardan eleştiri almaktan bıktı. Herkesin sesini kesip rahat çalışması için öyle bir çıkış yapması gerekiyordu. Belki oynadığı bir kumardı ve kazandı. Kaybetseydi ne olurdu? Takımı şampiyon yapıp, Süper Kupa'yı alırken bile futbol bilmezlikle suçlandığı için bu maçtan sonra başına gelecekleri biliyordu. Ve inanın kendi ipini kendi çeker giderdi. Peki kazandı, ne oldu? Düşmanlarını ekarte etti, onları başlarından def etti. Artık rahat çalışacak ve hak ettiği saygıyı kendisine zoraki de olsa göstereceklerdir. Aslında basın toplantısında söyledikleri de önemliydi. Satır aralarında altı çizilecek cümleler vardı. Mesela diyor ki: "Samandıra'ya gelenler ve FBTV'de bizim antrenmanlarımızı izleyenler için bu 11 asla sürpriz olmadı." Yani, "Ey medyada F.Bahçe'yi yazanlar iki dakika kala stada gelip, kahvenizi söyleyip maç seyrediyor ve bizlere saldırıyorsunuz. Peki o hafta Samandıra'da neler olmuş biliyor musunuz? Kim çok çalışıp, kim formayı hak etmiş anlıyor musunuz" diyor. Sorunun yanıtı kocaman bir hayır. Zaten bunlar yapılsa hafta içinde ikinci takımın, birinci takımı 5-0 yendiği görülür ve çıkan kadro sürpriz telakki edilmeyebilirdi. Şu söylenenler aslında çağdaşlığı yakalama zorunluluğu olan medyadaki bazı yazarlara ders niteliğindedir. Tabii anlayana.
Tuz ruhu mu? G.Antep maçında gençleri alkışlarken gerçeklerden kaçmayalım. F.Bahçe eğer o maç gençlerle çıkmasaydı 6. dakikada o golü bulamazdı. Mesut Bakkal kadroyu küçümseyip "Yakalamışken bunları yenelim" diyerek hiçbir önlem almadan sadece golü düşündü. F.Bahçe belki de ilk defa Kadıköy'de bir kontratak golü buldu. Eğer sahada Roberto Carlos, Alex, Kezman vs olsaydı o boş sahalar da olmayacaktı. 10 kişi ile kapanan bir G.Antep seyredecektik. Bu yüzden bazı şeyleri büyütmeden ayakların yere basmasını sağlayalım ve sorumuzu sorup yazımızı noktalayalım: "3-4 kişi ayrıldı diye 'Ruh gitti' diyenler şimdi nerelerdesiniz. O büyük ruhu tuz ruhu mu zannetmiştiniz." Ne desek boş. G.Saray'dan 10 kişi ayrılırken tek ses çıkarmıyorlar. O zaman ruhtan falan bahseden yok. Varsa yoksa F.Bahçe. Şimdi bu söylenenlerin ve çifte standardın sebebinin F.Bahçe'nin büyüklüğünden mi, yoksa ona olan düşmanlıktan mı olduğunu hâlâ anlayabilmiş değilim. Umarım bir anlatan çıkar.