Son vuruş!.. Beşiktaş, 15'inci günde bugün, beşinci ağır sınavına Zürih'te çıkacak. Yüklü gücün tüketildiği dört maçın sonunda edinilen izlenim şu: Beşiktaş, Ertuğrul Sağlam ile birlikte rakibine boyun eğmeyen, oyunu istediği gibi çevirebilen, rakibe göre oynamayan 'kişilikli' takım olmuş. Kazansa da kaybetse de düzenini değiştirmiyor. Ertuğrul Sağlam'ın "Ben kimseyi kendime örnek almam. Kimseye benzemeye çalışmam. Ben, benim. Beşiktaş, benim düşündüğüm gibi oynayacak" dediği felsefeye uygun bir Beşiktaş geliyor. Haftalar ilerledikçe "Sağlam'ın Beşiktaş'ı" daha belirginleşecek. Bu yolda alacağı mesafelerde yönetim ile Genel Menajer Sinan Engin'in tutum, davranış ve desteği etkin olacak. Yönetim ve Engin'in vereceği destek, Sağlam'ın sağlıklı düşünerek çalışmasında yardımcı olacaktır. Ona olan güven ve sabır günübirlik değil, uzun süreli olmalıdır. Tıpkı Sağlam'ın gençlere gösterdiği sabır ve güvenin uzun süre gerektiği gibi... Örneğin Serdar Kurtuluş, Serdar Özkan, İbrahim Kaş gibi yarınları aydınlık olan gençlere gösterilen sabır ve güven gibi... Örneğin Tigana'nın, kaderine terk ettiği İbrahim Akın'a sahip çıkması gibi. İki düelloda Sheriff'e sıkılan dört kurşunla Devler Ligi yolunda son kapıya gelinirken takımın inancı arttı, huzur da geldi. Huzura rahatsızlık veren tek gölge İbrahim Üzülmez'in, derbide Kezman'a yaptığı kırmızı kartlık çirkinliğiydi. Beşiktaş gibi büyük takımın kaptanlığını yapan birinin, her ne olursa olsun saha içinde ve dışında davranışlarına dikkat etmesi, sorumluluk duygularından uzaklaşmaması gerekir! Yerine oynayan Tello, sol açıktaki gibi burada da kalitesini gösterdi. İlk lig sınavında kanatlardaki etkinliği ile de dikkat çektiği Beşiktaş'ta görülen ciddi problem rakip kale önündeki "son vuruş" beceri yetersizliği!.. Bu yetersizlik bugün Zürih'te kalkarsa Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi'ne bir adım daha yaklaşır...