Eşek arıları Geçen yıl sulu sepken vahşet görüntüleriyle kapattığımız futbol arenası, ligin ilk haftasında, kendisine yakışan biçimde açılış yaptı. Trabzon'da bayrakları yarıya indi sportmenliğin. Sahanın ortasına dalan eşek arıları, Trabzonspor'a iğnelerini bırakırken, unutulmayacak tarihi bir ayıbı da, takımlarına miras bıraktılar. Yeteri kadar ayrıcalık gösterilenlerin, haddini aşan gösterisidir bu. Her Fenerbahçe maçında tribünlerde yapmadığını bırakmayanlara gösterilen özen, infilakın sebebi değil midir? Herkes biriktirdiği şiddet pullarını yalasın şimdi. Günahı başından savacağına.
* "Ne olmuş Magnum mu sıkıldı?" diyen terörün resepsiyon memurları, şimdi Trabzon'daki insanlık dışı gösterilere bakıp, gurur duysunlar. Sanırım şimdi yeteri kadar kanıt var, kendilerini ele veren. Şiddete rahmet yağdıranlar, reddedilmeyecek yeni ihanet modelleri sunsunlar futbolumuza. Zaten sıkılmadık bir Magnum kaldı. Canlarını sıkmasınlar, onu da yakında sıktırırlar!
* Futbolun gerçeklerine gelince... Fenerbahçe cuma gecesi kötürüm bir futbolla yenildi. Üstelik kazanmak adına kılını bile kıpırdatmadan. Her çıtırtıyı tehlike işareti saymayalım ve bu gerçekleri yarın akşamki mücadele adına "geçici bir telaş" olarak yorumlayalım, kendimizi yormayalım. Çünkü gerçek sınav yarın gece. Cuma gecesi Fenerbahçe'nin 3 puandan başka kaybedecek bir şeyi yoktu ama yarın gece kaybedeceği çok şey var. Fenerbahçe, bir of çekmekle, yıkılacak dağ değil!
* Kalli, kalbinden seslendiği futbolcularına, taraftar yokluğunu hissettirmedi. Lincoln'ün, rakibine "Eller yukarı" diyen bir teslim alma içgüdüsü var. Ayhan'da geçen yılın üzerinde bir hamaratlık var. Hakan Şükür'de yeniden başlamanın yol hazırlığı var. O yüzden, Galatasaray'da ligin ilk maçında hayat vardı.
* Beşiktaş'ta gençliğe sevdalı Ertuğrul Sağlam'ın arkası sağlam. Tribünlerden muhteşem bir destek var kendisine. Tribünler, Ertuğrul Sağlam'ın yoluna döşenmesi muhtemel mayınları da biliyor. O yüzden cumartesi gecesi, Sinan Engin'e aykırı bir pankart açıldı. 2004 yılının hesabını soran bir pankart! Eğer Beşiktaşlı duruşuyla bu hesap soruşturması arasında bir yakınlık varsa, gerçek hesap Yıldırım Demirören'den sorulmalı. O sezon Serdar Bilgili'nin başkanlığına karşı duruşun simgesi Yıldırım Demirören'di... Ayrıca tribünler, 2004 yılında kendi başkanlarına sövdükleri için, kendilerini suçlamayı da ihmal etmesinler. Kırılan itiraf şişelerinde, parmak izleri de hesaba katılmalıdır.
* Ne olursa olsun, sonuçları oluşturan sebepleri görmeliyiz. Dün Ali Sami Yen'di, bugün Avni Aker... Yarınlar çok şeylere gebe... Çocuklarımıza şiddetin "siyah sütünü" içiren televizyonların ve muhteşem yorumcuların (!), çok şeyin sebebi olduğunu da kimse inkar etmesin. Onlar öldürdükleri değerlerin sırtından geçiniyor. Her gece ekranlarda "Sportmenlik dışarı, soytarılık içeri" olduğu içindir ki, "ölü yıkamakta" onların üstüne yok! Oysa çoğu "canlı" yapıyor programlarını.