Son 10 yıl Türk futbolunda son 10 yıl Fenerbahçe- Galatasaray rekabetiyle geçti. Beşiktaş bu dönemde 100. yıl şampiyonluğu dışında yarışa hep havlu attı. Rekor sayıda transfer, çok sayıda teknik adam değişikliği hiçbir işe yaramadı. 10 yıllık dönemde Lucescu dışında iz bırakan başka bir teknik adam gelmedi. Zaman dilimindeki bu 10 yılda Beşiktaş havanda su dövdü. Kalitesiz kadrolar ve hedefi kovalamaktan uzak teknik direktörlerle zaten bundan ötesine gidilemezdi. Şöyle bir Süleyman Seba dönemini hatırlayın... Hiçbir sezon kupasız geçmezdi. Beşiktaş ya şampiyon ya ikinci olur, her sezona ligin favorisi olarak başlardı.
Beşiktaş'ın Süleyman Seba'dan sonraki dönemi yönetim ve sportif başarı olarak 'sıfır' çekmişse bunun mutlaka nedenleri olmalı. Son 7 sezonda Beşiktaş'ı yönetenler kulübün karizmatik kimliğini taşıyamadılar. Kendilerinin göklere çıkardığı transfer politikalarının kamuoyunda tebessümle karşılandığının farkına varamadılar. 5 milyon euro'ya transfer edilen Ailton'a 200 bin dolara alıcı bulamamalarının nedenini anlayamadılar. Bu dönemde Beşiktaş muhalefeti de suskun ve eylemsiz kaldı. Yanlışlara tepki veremedi. Olan, büyük beklentilerine rağmen hayal kırıklığı yaşayan ve gözyaşı döken milyonlarca Beşiktaş taraftarına oldu. Beşiktaş yıllar sonra ilk kez parayı sokağa atmayan bir transfer dönemini geride bırakmak üzere. Yapılanlar yüzde 80 oranında doğru. Şu stoper hayranlığı "İki bek alıp transferi kapatacağız" söylemine dönüşseydi, her şey yüzde 100 doğru olacaktı.