Derwall'in başını yarmışlardı Geçen yazımda Derwall'in vefatından dolayı üzüntülerimi belirtip, sevenlerine metanet dilemiştim. Gerçekten çok iyi bir insan, iyi bir futbol adamıydı. Allah rahmet eylesin. Futbol adına çok da şanslı bir teknik direktördü. Yakaladığı başarıların arkasında rakiplerinin de büyük emeği vardı. Dün gibi hatırlıyorum, Rize maçından sonra Florya'da atılan taşla kafası yarılmıştı. G.Saraylılar tarafından istenmeyen adam ilan edilmişti. Ama Beşiktaş'ın son iki maçta Malatya ve Denizli'ye mucizevi şekilde kaybettiği 5 puandan sonra G.Saray şampiyon olmuş, Derwall omuzlara kaldırılmıştı. Futboldaki bu nankörlükleri çok yakından bilen Derwall de olayların üstünde fazla durmamıştı ve bırakıp gitmişti. Yanlış hatırlamıyorsan 83 yılıydı. Avrupa kupasındaki grubumuzda Almanya, Kuzey İrlanda ve Avusturya çekişiyordu. Almanya'nın şansı bayağı azalmıştı. Çünkü Avusturya ve İrlanda bizimle yapacağı maçlara kesin gözüyle bakıyordu. Avusturya'yı 2'si ben, biri İlyas Tüfekçi olmak üzere attığımız gollerle 3-1 yenip safdışı bırakmıştık. Bizle berabere bile kalsa gruptan çıkacak Kuzey İrlanda'yı ise benim attığım golle devirdik. Ve Almanya averajla çıktığı gruptan Avrupa kupasını müzesine götüren takım oldu. Derwall de Bild gazetesinde bana Almanca teşekkür etmiş, bu teşekkürü milli takım danışmanı olduğunda yine belirtmişti. Bütün bunları futbolda şansın ne kadar rolü olduğunu ve son dakikaya kadar mücadelenin bırakılmaması gerektiğini anlatmak için yazdım. Yani siz siz olun, teknik adamları ne hemen harcayın, ne de hemen yukarılara taşıyın. Çünkü neticede mahcup olan yine sizler oluyorsunuz. Örnek mi, Zico.