Aynı yanlış Benim için başarının tek ölçüsü Avrupa'dır. Orada başarılı olmadığı sürece benim için hiçbir kulüp başarılı değildir Türkiye liglerinin en berbat senesinde şampiyon olmak Fenerbahçe'ye bir şey kazandırmaz, tersine aldatır Geçen sene Galatasaray şampiyon olmasaydı, bu rezil hallere düşmezdi. Şimdi Fenerbahçe aynı yanlışa düşüyor
Fenerbahçe 100. yılda şampiyonluğa ulaştı. Amatör şubelerde de iyi sonuçlar elde ettiler. En önemlisi ezeli rakibi Galatasaray'a büyük fark attı. 100. yılını kutlayan sarı-lacivertli ekip açısından baktığınızda başarılı bir sezon geçirdiğini söyleyebilir miyiz? Yani, tabii baktığın zaman... Galatasaray'ı şamar oğlanına çevirdi ama burada başarı Fenerbahçe'nin değil, başarısızlık Galatasaray'ın. Özhan Canaydın öyle bir Galatasaray koydu ki ortaya gelen geçen tokatlıyor zaten, Fener çok rahat tokatladı. Benim için başarının bir tek ölçüsü var. Kapıkule'den sonra ne yapıyorsun arkadaş!.. Orada bana başarı göstermediğin sürece, benim ölçümde hiçbir kulüp başarılı değildir.
Türkiye liglerinin en berbat senesinde şampiyon olmak Fenerbahçe'ye bir şey kazandırmaz, tersine aldatır. Şimdi gazetelere bakıyorum, 'bu kadroyu nasıl muhafaza ederim' çabası içinde Fenerbahçe. Bu kadroda 'kadro' denecek bir şey yok. Bu kadro, kadro değil. Bu kadro tarihin en kötü Fenerbahçe'sinin kadrosu... _Şampiyonluk her şeyi örtüyor. Geçen sene Galatasaray şampiyon olmasaydı, bu rezil hallere düşmezdi. Özhan Canaydın ve Gerets çekmiş gitmişti, yepyeni bir Galatasaray kurulmak üzereydi. Şimdi Fenerbahçe aynı yanlışa düşüyor. Fenerbahçe'nin A'dan Z'ye yenilenmesi lazım. 22 kişiyse, Fenerbahçe'ye 15 yeni adam lazım, en az. Ve doğru seçilmiş. Adam gibi stoper lazım, iyi bir kanat adamı lazım, adam gibi bek, adam gibi oyun kurucu lazım. Adam gibi bir forvet lazım. Bunların hiçbiri yok Fenerbahçe'de... Olsa zaten Avrupa'da böyle rezil olmazlar. Şu kötü Galatasaray'ın önünde ne hallere düşen Liverpool, Şampiyonlar Ligi'nde final oynadı. Avrupa'daki futbolun düzeyi bu... O Liverpool'a karşı 2 kere geldi Milan, maç kazandı. Adam gibi Fenerbahçe, Avrupa şampiyonu olurdu bu sene. Basketbolda gördük. Efes'in oynadığı basketbolsa, ben basketbolu bilmiyorum. Bu Efes'i yenmek marifet değil. Avrupa'da ne yapıyorsun arkadaş? Nerede Fenerbahçe? Bana onu söyle!.. Yok... AVRUPA'DA NE YAPTIN! Yani bunlar Aziz Yıldırım'ı tatmin edebilir. Gidiyor, tribünde etrafa gülücekler saçarak, alkışlanıyor; "En büyük başkan bizim başkan" vatandaş da bağırınca çok da mutlu oluyor. Tamam. Ama Avrupa'da ne yaptın başkan? Amerikalıların bir lafı var: "Savaşta ne yaptın baba?" Avrupa'da ne yaptın başkan? Bana Avrupa'da ne yaptığını söylesin. Voleybolda ne yapmış, basketbolda ne yapmış, yüzmede, kürekte ne yapmış, yelkende ne yapmış, atletizmde ne yapmış? O zaman başarıdan söz etmek mümkün değil. Dökülen Türk sporu içinde 'kötülerin içinde en iyisi derler' adama o kadar... Kapıkule'den kafayı uzatınca iki tokat yer, geri çekilirsin, biter.
_Tartışması bol olan bir sezon dahageride kaldı. Fenerbahçe şampiyonluğa ulaşırken, Antalya, Erciyes ve Sakarya küme düştü. Sezonun bir değerlendirmesini yapacak olursanız neler söylersiniz? Yukarıda kötülerin iyisi şampiyon olurken, aşağıda kötülerin en iyileri küme düştü. Yani bu ülkede özellikle bir dönem futbolun en güzelini Erciyes ve Antalya oynadı. Çok yazık bu ikisinin küme düşmesi. Erciyes, Bülent Korkmaz'la birlikte geç de olsa iyi futbol oynamaya başladı. Bugün haber alıyoruz, Bülent Korkmaz da istifa etmiş kulüpten. Halbuki en azından UEFA Kupası maçlarını oynamasını beklerdim. Çünkü o kupaya Bülent Korkmaz soktu Erciyes'i. Avrupa maçları konusunda Türkiye'nin en deneyimli futbol adamlarından bir tanesi... Herhalde bir takım hesapları var, bırakmasına üzüldüm. Aslında Kayseri'nin ligde bir temsilcisi var. Kayseri adına bir kayıp yok ama Antalya çok üzücü. Antalya, Avrupa futbolunun merkezlerinden biri olmaya doğru gidiyor. Her sene bin 500'e yakın Avrupa takımı Antalya'ya hazırlık kampına geliyor. Sezon açılışı ve devre arasında. Antalya'da fevkalade spora yatkın bir belediye başkanı var: Menderes Türel... Kenti bir spor merkezi haline getirmek üzere... Hem altyapıları hazırlıyor, hem de üst yapıyı, kulüpleri organize ediyor. Bir yandan da çok güzel basketbol tesisleri yapıyor. Doğan Hakyemez'i menajerliğe getirdiler. Basketbol hamlesi yapmak için uğraşıyor. Aynı durum futbolda var. Çok modern bir stadyum kazandırarak Antalya'yı sadece, hazırlık kamplarının yapıldığı bir yer olarak değil, hazırlık turnuvalarının da yapıldığı bir yer kent haline getirmeye uğraşıyor. Böyle bir kentin, hatta Avrupa'da oynayan bir takımının olması lazım.
GÖREV TÜREL'E DÜŞÜYOR Geçen sene Süper Lig'e çıktıklarında, tesadüfen oradaydım. Kentteki coşkuyu da gördüm. Bu defa düştükleri maçı televizyondan seyrettim. Tribünlerdeki gözyaşlarını gördüm. Orada bir Antalya seyircisi de var. Her şey güzel. Şimdi bu sıkıntılı günlerden Antalya'yı kurtarıp, sağlam temellere oturtmak yine Menderes Türel'e düşüyor ve ben Menderes Türel'in bu işi başaracağına inanıyorum. Aynen basketbolda olduğu gibi köklü bir Antalyaspor düzeni yaratıp, bir daha küme düşmeyecek; kümede kalmayı değil Avrupa'da oynamayı hedefleyen bir Antalyaspor kuracağını düşünüyorum. Bu çapta bir adam. Üstelik çok iyi bir Antalyalı. Fanatik bir Antalyalı... Açık tribün Antalyalısı. Konuştuğumuzda, "Protokolde nasıl sıkıntıyla oturduğumu tahmin edemezsin" demişti. Televizyon gösterdiği zaman nasıl sıkıntıyla oturduğunu görüyorum. Açık tribün çocuğu; böyle bir yüreği de var. Vakit kaybetmeden, bugünden başlayarak gelecek yılların çalışmalarına başlamalı. Tekrar söylüyorum, hedef de Avrupa olmalı. Senede bin 500, iki bin, gelecek yıllarda bu sayı 3 bine, 4 bine çıkabilir. Bu kadar Avrupa takımının geldiği Antalya, Avrupa'ya gitmeli.