Ne istatistiği? Yeryüzüne iyi muamele et, o babanızın malı değil, onu çocuklarınızdan ödünç aldınız" der bir kızılderili atasözü. Benim Türk futboluna yakıştırdığım bir laftır bu. Tertemiz bir küme düşme mücadelesi seyrettikten sonra geldiğim Saracoğlu'nda F.Bahçeli şöhretlerin maçı ne de güzel tat bırakıyordu damağımızda. 'Müjdat'ın sığabileceği formayı nasıl buldular, Selçuk Yula gibi bir kozu neden ilk 11'de başlatmadılar, Boliç'in ofsayt golünde sahaya neden su şişesi atılmadı, sarı formalı takım neden üçlü savunma oynamadı, şu Futbol Federasyonu bu maça hangi hain düşüncelerle Bülent Yavuz'u atadı' gibi önümüzdeki haftalarda gündemi uzun süre meşgul edecek!!! sorular da oluşmadı değil kafamda. "Kar yağıyordu" bu cümlede olağanüstü bir durum yoktu. Ama yağan kar 18 Şubat 1979'da Sahra çölüne yağıyordu. Yani dünyada her şey olabiliyor. Futbol eğlence içindi ve bilinç altında olduğundan çok, ligin dostluk ve centilmenlik içinde geçip geçmediği önemliydi. Bu sene F.Bahçe, seneye bir başkası olacaktı. Ama önemli olan şöhretler maçındaki sempati ve hoşgörünün tüm maçlara taşınmasıydı.
Ulusoy krizi bitti Bu maçın teknik, taktik hele de istatiktik analizi falan olmaz. Fenerli oyuncular müthiş bir sevgi seliyle şampiyonluğun verdiği rahatlıkla sahaya çıktılar. Önemli sorunlardan Ulusoy'un Saracoğlu'na gelme krizinin de çözüldüğü bu karşılaşmayı tatil havasında oynadılar ve seyirci şampiyonluğun mutluluğu ile Ümit'e veda, yeni sezona ve yeni umutlara, centilmen Ankaragücü takımına alkışlarını sunarak 'merhaba' diyordu. Sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını seven Atamızın sözleri yüreğinde ve beyninde stattan ayrılıyordum.