Altın alkışlar Bunca çirkinlik, bunca katliam ruhu arasında, Fenerbahçeli futbolcuların gösterdiği olağanüstü tavır güme gitti. Bir nefret arenasında, üstelik de adına futbolcu denen rakiplerinin tahriklerine aldırmadan, gerçek bir şampiyon gibi maçı tamamladılar. Bunun bir benzeri yok. Kara cumartesiden kalan en anlamlı aydınlıktır, Fenerbahçeli futbolcular.
* Fenerbahçe takımı suda sönmeyen akşam güneşiydi. Bir şiddet anaforundan başı dik çıkan ve sporculuk erdeminden sapmayan futbolculara aittir, "Yılın altın alkışları!" Onlarda, kurşuna dizilirken gözlerini bağlatmayan asker duruşu vardı. Değerleri öldürenlere karşı dimdik ayakta kaldılar. Her biri alnından öpülmeyi hak etti.
* Geçmiş maçlardaki şiddeti de gözümün önüne getirirken, maç sonu konuşmalarını hatırladım. Kışkırtıcı ve oryantal... Ve hakemin insanlık suçu işlediği, üstelik zafer kazanılmış maçtan sonra Ümit Özat'ın konuşmalarını parantez içine aldım. Sevgili Kaptan! Seninle yıldızımız barışmadı ama maçtan sonraki konuşmalarını dinleyince, sende gizli kalmış bir duruşun resmini gördüm. Ali Sami Yen'de yapılan katliama karşılık, senin yorumlarındaki zarafetine hayran kaldım. Renklerine denk düşen tavrın, bence sahadaki mücadeleden bile anlamlıdır.
* Edepsiz Tigana'yı elimin tersiyle itiyorum ama Gerets ve Zico'nun duruşuna "adam duruşu" diyorum. Bazen başarıları tartışmak yerine, insanlığı öne çıkarmak daha anlamlıdır. Zaten bizde yeteri kadar imparator, yeteri kadar kral mevcut. Bizim açığımız adam duruşu! İlk maçtaki Gerets'in duruşuyla, son maçtaki Zico duruşunu, sportmen adamlar galerisinde baş köşeye oturttum. Onların tavrı onlarca UEFA Kupası'na bedeldir.
* Ali Sami Yen'de gördüklerimiz gerçektir. Görmediklerimiz daha gerçek. Bizlerin gördüklerini, bizlerden saklamaya çalışanların yatırımlarıdır bugünleri getiren. Ekranlarda erkek elbisesiyle, erkekçe yorum yapmayanların bedelidir bu şiddet finali. Futbolun konuşma dilini değiştirenler, özledikleri şiddet devrimini gerçekleştirdiler. Ekilenler biçiliyor. İsviçre maçındaki çirkinliklerin hesabını soramayanların vebalidir kara cumartesi. İşin içine Fatih Terim girince, korkularının altını temizleyemeyenler, neyi temizleyebilir bu ülkede?
* Kirlendikçe kinini büyüten adamların yönetici olduğu ülkelerde, şiddetin finali de böyle olur. Maçtan önceki ifadelerde saklıdır katliam. Hasan Şaş'ın duruşunda belgelidir terör. Ve şimdi yayılan yozlaşmanın damarlarında, tedavisi imkansız bir hastalık yatarken, daha ayıplanacak ne kaldı bu ülkede?
* Ellerindeki binlerce pet şişeyi ve koltukları futbolculara yağdıranlara gelince... Onlar "hayat suyunu" kaybetti. Efsanelerini de... En acı olan da bu... Bakmayın cinayetlere kaza süsü verilmesine... Bakmayın medyadaki "zeval vermedikleri zavallı elçilerin" hafifletici nedenler üretmesine. Bazı günahları ne teneşir paklar... Ne UEFA Kupası'nın gölgesi...