Şiddet Ali Sami Yen'de yaşananları Galatasaray'ın özel sorunu gibi görmek bu ülke futboluna yapılacak en büyük ihanettir. Aynı şeyler şampiyonluğun kaybedilmesi halinde Saracoğlu'nda da olabilirdi, bir başka yerde de. Bu, hepimizin sorunu ve çok açık şekilde görüldüğü gibi balık baştan kokuyor. Kimse kanunlar, talimatlar yetersiz palavrası atmasın, öyle bir yetersizlik sözkonusu değil. Kanun var yeter ki, uygulama niyeti olsun! 5149 sayılı kanun orda duruyor! Peki neden uygulanmıyor? Bunun bir açıklaması var mı? Şimdi bazı somut örnekler verelim ve bu kanun uygulansaydı neler olurdu hep birlikte görelim. Trabzon-Beşiktaş maçında çıkan olaylardan sonra Trabzonspor'un sahası 5 maç kapatılır ve bir sezon önce elde ettiği (Meraklısı baksın: 5149-Madde 25) hasılatın yüzde 2'si oranında para cezası alırdı. Ankaragücü-Beşiktaş maçından sonra aynı cezalar iki kulüp için geçerli olurdu... Bursa'da yedi kişi bıçaklandığı gün ise Fenerbahçe çarpılırdı. Bu kanunun 15. maddesi görmezden gelinmese, devlete aciz diyen Mahmut Uslu ve hakeme hırsız diyen Ali Koç'la birlikte, geçen sezonun sonundan beri demeçleriyle insanları tahrik eden Adnan Polat'ın spor sahalarına girmeleri yasaklanırdı. Üstelik bir de para cezası alırlardı. Ama nerdeee? Yukarıda saydığım cezalar verilmiş olsa, bir tek taraftar bile Ali Sami Yen'de şu son olayları yapmaya cesaret edebilir miydi? Herkes geyiği bırakıp buna kafa yormalı. Aureilo, otoparkta adam dövdüğünde hak ettiği gibi 5-6 maç ceza alsa (Vedat İnceefe ve Pascal Nouma örnekleri ortada) son derbide Hasan Şaş, sahanın ortasında adam kovalayabilir miydi? Runje ucuz kurtulmasa Selçuk Şahin tribünlere parmak gösterebilir miydi? Akşam gördüğü rüyayı ertesi gün "Fenerbahçe'nin şampiyonluğu elinden alınacak" senaryosuna dönüştüren kalemşörleri savcı çağırıp, "Gel bakalım arkadaş, meydanı boş bulup sallamak yok. Kanun var, nizam var. Söyle bakalım kim alacak Fener'in şampiyonluğunu elinden, nasıl alacak? Delilin nerede? Elinde kanıt yoksa sen bu yazıları yazıp milyonlarca insanı neden tahrik ediyorsun?" diye sorsa, madde 16'yı yüzüne çarpsa bir daha o yazılar yazılabilir miydi sanıyorsunuz? Söylediğim, 'balık baştan kokuyor.' Bu çirkinlik sadece Galatasaray'a ait değil... Kimse kendini sıyırmamalı. Bir yerden başlamak şart ama önce balığın başı kokmayacak. Dik duracak bir federasyon, yeni sezonda tüm hesapları bir yana bırakıp talimatları uygulamalı. İl Güvenlik Kurulları da yasadan doğan yetkiyi, hiç kimsenin gözünün yaşına bakmadan kullanmalı. Bakın bakalım o zaman küfür, ya da tribün terörü bitiyor mu, bitmiyor mu.