Zafer haftası Aşk kendi rengine boyar her şeyi. Şimdi sarı kuşlar, lacivert sevgilere kanat vururken, taraftarlar için güneş, 100 yıllık bir tarihin kıyısından doğuyor. Sütbeyaz bir mermer üzerine, damla damla terle yazıldı, 100 yılın en anlamlı şampiyonluğu. Aşklar savaşmadan kazanılmıyor. Adı aşka en çok yakışan takım için, şimdi "zafer haftası."
* * * İhanet ortaklarını birbirine düşüren bir başkaldırıdır bu şampiyonluk. Şampiyonluğu ucuz penaltılara tahvil edenlerle, 28 maçta tek penaltı verilmeyen bir takım arasındaki farkın, kutsal dökümüdür bu şampiyonluk. Birilerine cennet sunulan düzenin, "Cehennem ustasıdır" bu takım. Adaletin anasını ağlatanlara karşı dimdik duran Aziz Yıldırım'ın maçın sonundaki gözyaşları, gururun gözyaşlarıdır. Kendisine inananlara mahcup olmak istemeyen duruşun yaşları...
* * * Yalan değil, bu takıma sevgim çok. "Ortak yapım düşlere" karşı, tek başına namuslu gerçekler ürettiği için. Şampiyonluk gecesinde, ekranların "suratsızlar galerisine" dönüşmesi, hiç şaşırtıcı gelmedi bana. O yüzden ligde en az yenilen, en çok kazanan takım olmasına rağmen, Fenerbahçe'nin şampiyonluğundan şüphe duyduğum oldu. Ama futbolcularda olmayanın, bin kat fazlasının Fenerbahçe'nin tribün askerlerinde olduğunu gördüm. Şampiyonluğun en gerçekçi tarafı budur.
* * * Kanayan yaralarına kızılcık şerbeti sürüp, acısını kendine saklayan taraftarındır bu şampiyonluk. Takım kötü oynarken bile, "umudun şövalyesi" olanlarındır, gururun aslan payı. Şampiyonluk gecesinin asıl ressamı onlar. Çocukların rüyalarında gezinen umut devriyelerinin, futbolculardan daha çok emek verdiğini kimse inkâr etmesin. Son günlerde moda olan şu "duruş meselesine" gelince. 100 yıllık ata yadigarıdır Fenerbahçeli duruşu. Yeni bir icat değil!
* * * "Açıl susam açıl" demekle, kapıları ancak haramiler açabilir. Futbolcular ve taraftarlar omuz omuza verdiği zaman, ne şampiyonluk gecikir, ne ruhların devrimi. O futbolcuları silkelemeyi bildiğimiz kadar... Şimdi onları gururlandırmak ve hatta şımartmak boynumuzun borcudur.
* * * Tuncay'a ayrı bir parantez açıyorum. Saçlarını ayaklarıyla tarayan adam. Şampiyonluğun masal kahramanı. Attığı her adımda ekmeğe dönüşen buğday tarlası... Hiç korkmayın, Fenerbahçe'den başka sevdaya tutulmaz... Ama Tuncay'ın hakkını vermek de, yönetimin sevdası olmalı.
* * * Tarih asla unutmaz. Ne paslı hançeri, ne çocukları yaralayan sevgisizleri. Pazar gecesi kendi ruhunun da şampiyonuydu Fenerbahçe... İzmir'de gerçek bir final seyrettim. Geçen yıl yağmayı pay edenlerin kolundaki saat kaçı gösteriyordu. En çok onu merak ettim!