Taç başımda Atatürk Stadı'nda muhteşem bir tablo var maçtan sonra Zafer gözyaşlarına değdi gerçekten. Bu tariflere sığar mı?
Daha alınlarda bile tek damla ter birikmeden maçın başında yedik golü. Trabzon'un gol sevincini kursağında bırakacak golümüz hemen geldi şükür ki. Sonra yine yedik, penaltı kaçırdık ve sonunda attık yüzyılın golünü. Rakipler de ekmeğe yağ süren sonuçlar alınca geriye geçmek bilmez son dakikalar, saniyeler kaldı Ve heyoooo. İşte, işte maç bitti.. Şampiyonuz. Tribünlerde de sahada da bayraklar elden ele. Futbolcular çimlerin üzerinde coşuyor, taşıyor, koşuyor, gülüyor, sevinçten ağlıyor. Başkan Aziz Yıldırım gözyaşıyla ıslanan yüzünü, buğulanan gözlüklerini silip, çevresini saran mutlu kurmaylarla sarmaş dolaş oluyor.
Muhteşem bir koro Taraftar sahaya inmiş, sevinç sel olmuş akıyor, dakikalar geçse de taraftar stadı terk etmiyor, muhteşem bir koro Atatürk Stadı'nı inletiyor. Söylenecek ne çok söz, düzülecek ne çok methiye var. Ama gecenin en güzel en anlamlı sözü kaleci Serdar'dan geliyor kanımca. Kendisine uzatılan mikrofona neredeyse katılarak ağlayıp zorlukla konuşan kaleci Serdar şöyle diyor; "Ben şampiyonluk nedir bilmiyordum. Hayatımda hiç şampiyonluk yaşamamıştım. Tarifsiz bir mutlulukmuş." Yalan mı, tariflere sığar mı? Yüzyılın tacını başımıza taktık, bundan öte keyif var mı?..