Bravo Kaş Beşiktaş şaşkın ördek gibiydi. Hiç kimse ne yaptığını bilmiyordu. İki pas üst üste yapamadılar. Herkes ayağına top bekliyor. Ne boş alana kaçan var, ne ikili mücadelede adam gibi ayakta kalan var. Sanki unlarını elemiş, eleklerini asmışlar. Oysa bu maçın ne kadar önemli olduğunu gösteren kupa sahanın hemen kenarında duruyor. Ondan bile haberleri yok. Daha önemli bir şey söyleyeyim; eğer Gökhan Zan uyanıp rakip yarı alanda beklemese kendi sahalarında gol sevinci yaşama şaşkınlığına düşen Beşiktaşlı futbolcuların beraberlik golünü yemeleri işten bile değildi. Bunlar Tigana ile kucaklaşırken hakem maçı başlatacak, Erciyes'e de bomboş sahada ve bomboş kaleye gol atmak kalacaktı. Dua etsinler Gökhan Zan'a. Kupa finallerinde iyi futbol gördüğümüz çok nadirdir. Ama bu kadar kötüsüne de görmedim desem yeridir. 8 kişiyle kapanan, bütün umutlarını Lazarov'un götüreceği toplara bağlayan, tatlı-sert oyunla rakibi yıldırmaya çalışan bir Erciyes ve sahada uyur gezer gibi dolaşan Beşiktaş. Kimin ne oynadığı belli değil. Savunmadan dönen topları rakip alıyor, Beşiktaşlı futbolcular seyrediyor.
Tigana 'Başarılıyım' der Serdar maçın büyük bölümünde ne yapacağını bilemez haldeydi. Baki, Nobre, Rico, Burak ve diğerleri yapılabilecek en yanlış tercihleri yaparak futbolu unutmuş gibi davrandılar. Gerçekten inanılır gibi değil. Uzatma devresinin ilk yarısını saymazsak, 120 dakikada Beşiktaş'ın yaptığı hiçbir şey yok. Allah'tan İbrahim Kaş ve Mehmet Sedef oyuna girdi de hiç değilse savunma biraz toparlandı. Özellikle İbrahim Kaş, sahadaki en iyi Beşiktaşlıydı. Muhteşem oynadı. Hem kanadını iyi kapattı, hem hücuma katkı sağladı. Bulduğu forma şansını çok iyi kullandı. Bravo İbrahim. Tigana sezon sonu gidecek. Ona sorsanız, "Bir kupa aldım, ligde de geçen yıldan başarılıyım'' diyecektir. İnanmayın. Beşiktaş bu sezon ne yaptıysa ve bundan sonra ne yapacaksa Tigana'ya rağmen yaptı.