Erdemli olarak kaç kişiyiz Her şey bitecek, maçların bittiği gibi. Hayat da öyle. Güzel olan, gidince bu fani dünyada hoş bir seda bırakabilmek. Gün olur yaptığınız işler, ettiğiniz laflar film fragmanları gibi önünüze konur. Kem küm de edemezsiniz. "Futbolsuz bir futbol sezonu"nu daha tamamlamak üzereyiz. Acısıyla tatlısıyla, düşeniyle çıkanıyla bir sezon daha bitiyor. Çirkin ve güzel ortada duruyor. Hangisine daha yakın durduğunuzu düşünün biraz. Her sezon sonunda belleklerde kalan bir avuç güzellik, elma şekeri tadında goller, bir elin parmağıyla sayılabilecek futbol ustası, maç sonuçlarının ortasına bırakılıveren hakemler, kendi ayıbını görmeyip ona buna çamur atma çabaları.
Herkes yaptığının karşılığını alıyor sonunda. Tarih her şeyi kaydediyor. Bu kaydı silmeniz de mümkün değil. "Spor" tabelası altında buluşan herkesi; erdemli taraftar, erdemli yönetici, erdemli sporcu ve erdemli teknik adam olmaya çağırıyorum. Kovulma, işsiz kalma, dayak yeme pahasına; kaybedince rakibi öven, hakemi tebrik eden, mazeretlere sığınmadan dosdoğru konuşanlar olmaya, gönül köşkümüze kurulmaya çağırıyorum. Erdemli adamlar, erdemli sporcular, erdemli hakemler... Kısacası, "erdem"dir aradığım.