Şanslar eşit Fenerbahçe şampiyon olmuş gibi kutlamalar yapıyor; Beşiktaş her şey bitmiş gibi üzüntü içinde. Halbuki iki takımın şansı da yüzde 50 Çok kötü futbol oynayan Fenerbahçe önündeki 2 kritik maçı kaybedebilir. Beşiktaş dövünmek yerine 3 maçını da kazanmanın hesabını yapsın... Sahaya çıkardığı takım ve yaptığı değişikliklerle Tigana hezimeti hak etti ama onu hezimete uğratacak yürek Zico'da yoktu
Fenerbahçe'yi kupadan eleyen Beşiktaş, sahasında yenilerek şampiyonluk yarışında büyük bir avantaj yitirdi. Siyah-beyazlı ekipte bu defa eksik olan neydi? Bir defa şampiyonluk konusundaki görüntüye hiç katılmıyorum. Fenerbahçe şampiyon olmuş gibi kutlamalar yapıyor, Beşiktaş her şey bitmiş gibi üzüntü içinde, Beşiktaş'ın bu seneki şampiyonluk şansı, geçen sene Galatasaray'ın şampiyonluk şansından 10 misli fazla. Şu anda Beşiktaş ve Fenerbahçe'nin şampiyonluk şansları yüzde 50, yüzde 50. Yüzde 51 değil Fenerbahçe... Çok kötü futbol oynayan Fenerbahçe'nin önünde çok kritik iki tane maç var. Trabzon ve Galatasaray maçı. Bu iki maçı da kaybedebilir Fenerbahçe, 6 puan eder.
Şu an Beşiktaş'tan 5 puan önde. 1 puan geriye düşebilir son haftaya girerken. Beşiktaş 'şampiyonluk gitti' diye dövünmek yerine geri kalan 3 maçtan 9 puan çıkartmanın hesaplarını yapmalı. Bu haftanın sonunda Trabzon, Fenerbahçe'yi yener de, Beşiktaş, Bursa'ya puan kaybederse çok üzülürler. Asıl o zaman dövünürler. Fenerbahçe'nin geri kalan 3 maçı çok zor. Bu 3 maçın 3'ünde de puan kaybetme ihtimali çok yüksek. Hele bir kaybetmeye başlarsa, allak bullak olur Fenerbahçe... Hele de böyle şampiyonluk rehavetine girmişken, bir Trabzon mağlubiyeti Fenerbahçe'yi darmadağın eder. Onun için Beşiktaş'ın sadece kendi işine bakıp, geri kalan 3 maçtan 9 puan çıkarmayı hesaplaması lazım. Onu başardığı zaman yüzde 50, yüzde 50'dir şampiyonluk şansı. Derbi ile ilgili neler söyleyeceksiniz? Derbiyi Tigana kaybetti, açık. Fenerbahçe maçı kazanmadı. Fenerbahçe kazanacak hiçbir şey yapmadı, kazanmayı hak da etmedi. Bütün maç boyunca 2-3 tane şut atıp da 'maç kazanmak' diye bir şey yok.
FUTBOLCULAR ANLADI Ama Mustafa Denizli'nin yıllardır söylediği bir laf var: Hoca sahaya çıkacak takımı, tahtaya yazdığı zaman, futbolcu, hocasının duygularını, düşüncelerini sezer. Tigana sahaya çıkaracağı takımı o tahtaya yazdığı zaman Beşiktaşlı futbolcular dediler ki 'Hocamız, Fenerbahçe'den korkuyor.' Kendi sahanda oynuyorsun, 2 puan geridesin, kazanırsan haftayı lider bitireceksin, Fenerbahçe'yi müthiş bir paniğe uğratacaksın, şampiyonluk yolunda büyük avantaj yakalayacaksın. Böyle bir maça Tigana, beraberlik için çıktı. Böyle bir şey olmaz. Hesabı küçük. 'İşi ben bitireyim' demiyor, 'Ben 2 puanı muhafaza edeyim, Trabzon ve Galatasaray benim adıma bitirirler.' Hayır. Kendi elinde bir güç varsa, kendin bitireceksin. Sen bitiremezsen eğer başkalarına duacı olacaksın. Sahaya çıkardığı takıma bakın. 4 tane stoperle başladı. En başta orada korkaklık var. Beşiktaş'ın çok iyi olmasa da Milli Takım'da oynadıklarında kimsenin itiraz etmeyeceği iki tane ofansif beki var. Sağda Ali Tandoğan, solda İbrahim Üzülmez. Bunlar oynamıyor. Hücum gücü olmayan iki stoper Mustafa Doğan ve Baki Mercimek sahada. Orta sahaya bakıyorsun; ne işi var İbrahim Üzülmez'in! İbrahim Üzülmez ya sol bek oynar, ya da oynamaz. Fenerbahçe'nin en zayıf yanı kanatları değil mi? Bir tarafa Burak'ı, bir tarafa İbrahim Akın'ı koyup, bunların üzerine gitmek dururken, sen İbrahim Üzülmez'i ikinci bek olarak koyarsan, tek kanatla kalırsın. Üstüne de tek forvet ile sahaya çıktı.
YA BOBO ATSAYDI? Bu yapıya baktığı zaman, Beşiktaş futbolcusu diyor ki, 'Benim hocam kendi sahamızda oynamama rağmen, muhakkak kazanmamız gereken bir maçı oynamamıza rağmen, Fenerbahçe'den korkuyor ve beraberliğe razı. İlk hedefi gol yememek.' Böyle düşünen bir takım maç kazanabilir mi? Fenerbahçe'nin kazanmasına imkan var mı? O da yok. Fenerbahçe'nin ne oynadığını da gördük. Sözüm ona düzgün oynadığı birinci devrede 2.5 tane şutu var. İkinci devre hiç yok Fenerbahçe hücumda. Kapanmış kendi sahasına. Çünkü Zico, Tigana'dan daha korkak. Zico'nun en azından mazereti var. Deplasmanda oynuyor ve rakibinden 2 puan önde. Evet beraberlik Fenerbahçe'nin ekmeğine yağ sürüyor. Ama bak şimdi Zico da bu maçı garantileyecek fırsatı ele geçirdi. Beşiktaş ikinci yarıda savunma güvenliğinden vazgeçip, saldırmaya başladığı zaman, hele stoperi İbrahim Toraman kırmızı kart gördüğü zaman, Fenerbahçe bir tane hücum yaptı, Alex, Runje ile karşı karşıya kaldı. 3 hücum yapsa, 3 kere karşı karşıya kalacak. Hücumu düşünmedi. Son dakikada Bobo'nun vurduğu top içeri girse, maç 1-1 bitse ne olacak? O maç 1-0'a bırakılır mı artık bu hale geldikten sonra. Bir tane daha at, bir tane daha at. Galibiyeti garantile, hayır. O da razı. Ben nasıl olsa 1- 0 galibim, Beşiktaş bir tane daha atsa bile 1-1 olur. 1-1 de benim işimi görür. Kafa bu... Zico'daki kafa da bu. Ve asıl beni üzen şey; Zico, efsane bir Brezilya'nın hücuma dönük oyuncuydu. Tigana, 'Avrupa'nın Brezilyası' denilen Fransa'nın hücuma dönük oyuncusuydu. Yani bütün hayatları hücum futboluyla geçmiş Zico ve Tigana karşı karşıya gelince korkakları oynuyorlar. Gölgelerinden korkuyorlar ve futbolu çirkinleştiriyorlar. Bu kadar kötü bir derbi seyrettiğimi hatırlamıyorum. Yazıklar olsun. Futbolun f'sinin olmadığı iğrenç bir maçtı. Zico'ya da, Tigana'ya da yazıklar olsun... Tigana ikinci yarıda intihar da etti. İbrahim Üzülmez'i tuttu, Beşiktaş'ta ileriye oynayan orta saha adamı Delgado'yu çıkardı. Bobo'yu oyuna alacaksan eğer, ya İbrahim Üzülmez'i, ya Baki'yi oyundan alacaksın. Delgado'yu alıp, Beşiktaş'ın hücum gücünü öldürmenin, intihar etmenin alemi var mı? Bobo ile Nobre'ye kim top atacak? Yani hem sahaya çıkardığı takımda, hem yaptığı değişikliklerde Tigana, aslında hezimeti hak etti ama onu hezimete uğratacak yürek de Zico'da yoktu. Tigana, karşılaşma öncesinde Beşiktaş'tan ayrılmayı düşündüğünü söyledi. Böyle bir önemli maç öncesi, bu açıklama önemli bir strateji hatası değil mi? Fenerbahçe'ye karşı 11 puan öndeyken, Beşiktaş şampiyonluğu kaybetti. Lucescu zamanında. Serdar Bilgili başkan, Hüsnü Güreli 2. başkandı. Hüsnü ve Serdar bana dediler ki, "Biz Lucescu'yu zamanında kovacak cesareti gösterseydik, Beşiktaş o sene şampiyon olurdu." Lucescu ağlaya ağlaya bitirdi, kendi ümitsizliğini, takıma da yansıttı ve bitirdi Beşiktaş'ı.
TİGANA GİTMELİ Tigana, "Ben sezonun sonunda bırakıyorum" dediği anda Beşiktaş yönetiminde Tigana'yı kovacak cesaret olsaydı, ikinci defadır düşüyorlar bu tuzağa, bu maç çok farklı olurdu. Muhabere meydanını terk etmiş komutanların arkasından asker gitmez. 'Gideceğini' açıklayan komutanın arkasından asker gitmez. Bırakmakta özgürsün, çalışmak ne kadar hakkınsa, çalışmamakta o kadar hakkın ama tam böyle iki hafta kala "Bırakıyorum" denir mi? Futbolcusunun kafası karmakarışık edilir mi? Maçtan sonra da "Takımda şampiyonluk yaşayan oyuncu sayısı çok az" deyip sonucu tecrübesizliğe bağladı. Tigana, "Gitmeyeceğim" dese de Beşiktaş, Tigana'yı göndermeli. Ben olsam Beşiktaş yönetiminin yerinde, bugün görevden alırım Tigana'yı. Başka birisiyle son 3 maçı oynarım. Beşiktaş'a 9 puan getirecek bir hoca ile maçlarımı oynarım. Bezmiş, bitmiş, dağılmış, güvenini kaybetmiş, taraftarın, futbolcunun güvenini kaybetmiş, özgüvenini kaybetmiş Tigana ile bir şey olmaz.