Unutulmazlar Adından ilham alınıp yeni doğmuş bebelere, çırılçıplak bir hevesle verirler... Taşan nehirlerin coşkusudur aslında değer biçilen... Kah usludur, kah köpürür, hatta bazen delidir... Lakin hükmü; doğru akışına, yalpa yapmayışına sürerler. Boyun eğmez, emir almaz oluşudur adını kıymetli kılan... Delikanlılığı, hoyrat yaşamasınadır saygı duyulan... Ve adını Fırat koyarlar çocukların... İhanet etmez bildiğimiz ender hakemlerdendi... Sert ve net bakışları, taviz vermez oluşu, etkilenmez duruşu umutlandırırdı bizi... Yazık oğlu yazık! Cami avlusuna bırakılmış bir bebek gibi, bu vatandaşın Beşiktaşlılığını, spor camiasının orta yerine koyanlar bakalım şimdi neyi sorgulayacaklar? Evren Dölek de, Cem Papila da Beşiktaşlıydı, hatırladınız mı? Bunu sen de unutma Fırat Aydınus! Bir gün gelecek, sen de onlar gibi bir kenara bırakılacaksın. Ve yalnızca ihanetin kalacak akıllarda... Kaburgamın ortasına yerleştirdiğin bu hayın hançer, senin de vicdanında ömür boyu saplı kalacak. İnatla ve ısrarla Tigana'yı yazmayışım, söz ona gelene kadar sırada başkalarının oluşundandır. Bu düşünüş çerçevesinde iki kelam de Tümer denen zat-ı muhtereme edelim... Stat koridor duvarlarında asılı duran şampiyonluk tablosundaki kendi resimlerine laf atmışsın, indirin diye... Hay hay, sökeriz bile! Unutma ki o resim, 100. yıl şampiyonluğunun bir belgesidir tarihe altın harflerle imzalanan. Ve bir daha unutma ki, o lafın ve kolun üzerine Tanrı seni yargılamıştır... Bir Zalad gibi, bir Alpay gibi sen de unutulmazlar arasına girdin! Bravo!..